Otuz iki AğustosBir dost sipariş verdim ,saatler oldu gelmedi Horoz ötmeye yakın köy,oraya nasıl giderim İki gözümden biri yuvarlandı az önce şarampole Diğer gözüm karşı dağın patikasında Gelmeye korkan ayaklarını bekliyor... Kekik kokuyor hava,ölüm yine mekik dokuyor Ben gidipte haber vermeyen dostu severim Sanırım oda benden bir şey saklıyor Güvendimse hangi kelebeğe tez vakit gitti Yanan bütün ateşlerin suçlusu,bir çöp kibritti Kilimime desen arıyorum,kağıdıma kalem Ceketime iliştireceğim,boş bir rozet Acıdan sararıp altına dönüşen tacı Başına takacağım bir kral İşemekten çekinip utanacağım bir klozet Vergisiz bir aşk ; Kurgusuz bir film arıyorum... Sanıyorum üzerime geliyor bütün duvarlar Pisuvarlar durmadan ağlıyor Yalanlar her köşebaşında doğruyu bıçaklayıp kaçıyor Dağlar uykusunda sayıklıyor Ayıkladıkça kadınlar beyaz pirinç taşlarını Bu şehri dahada çok kurt basıyor Asıyorum gömleğimi suçsuz bir portmantoya Çakılmış bir çivi kadar tutsak Olduğu yere alışmaya çalışan halimle Üstelik düşlerim henuz iki aylık gebe Düşüncelerim düğümlenmiş bağırsak Ve bedenim dönmüşken koca bir hendeğe Paronoya,panoroma,pandora Açıl susam açıl,neyse sonu çıksın dünya Limanlar dolusu gemi,Kafalar uçak pisti Selam söyleyin benden,gidip gelmeyen dosta Bu senede geçti görüşemeyiz belki Ben aynı yerdeyim,otuz iki ağustosta.... |