AĞLADI MELEKLER...
Günsüz hüzünlerde kayboldu gökyüzü:
Seyrelirken gündönümü, o soluk sevdalar, Sığınak bildiği gölgelere yığıldı hutbelerdeki yakarış: Ansız bir edimin niyazına dokunan öylesine bir serzeniş: Meyletmişken ödlek tortusu dipte çöreklenmiş Bir hidayeti sırtlandı kırık gönül: Rahvan bir reçete idi kesilen o ahkâmlar, Korkak suretlerdi soluklanan her satı başı Ve kekremsi bir tat kaldı ardından her yılgının, Mağlup olmuş düşüngeçlere inat Vakur bir terk ediliş. Ağladı melekler ve sustu Tanrı, Kırılgan bir yüreğe kesilen ceza kadar Yüksündü imgeler Ve kenetlendi geride kalan hangi izlekse Yüz görümü bildiği sevgiyi gömdü en derine: Muğlâk bir yaratıydı ne de olsa insanoğlu, Ürkünç bir mizacın gizemine kapılmışken Rehavet yüklü tahakküme, Nedensiz bir edimle kesildi hesabı: Fırsat bulduğu her köşede Uyudu yalnızlığıyla koyun koyuna Ve tehir etti aşkı, Başından aşkındı ne de olsa, o saklı önyargı. Bir milatmışçasına çöreklendi ihanet Ve dile geldi nihayetinde o sükûnet: Ne ikrardı ne bir sanrı; Altı üstü devrik tek bir cümle İçinde yoktu aslında yüksündüğü tek bir kelime. Mizacı aşktı evrenin Ve mihrabı çok yakın o niyaza, Tek şahit Tanrı’ydı yine de yitip gitti, O bitimsiz sancının bir kez kapılmışken rehavetine: Tınısı yoksun, kelamı solgun Ve ölgün bir gönlün nazarında, Sadece sustu evren ve kıbleyi mimledi; Erişmekti tek arzusu günbegün Ve erecekti aslına, Gün dönmeden geceye: Sadece sabır ve şükürdü ne de olsa tek ilacı. Ve mahrem imgelere sığındı son kez, Dokunaklı bir tahayyül tutturmuşken O ansız telaşın güdümüne olsa da ettiği ihanet, Söz verdi ilk kez Ve görmezden geldi nefreti, Saklı düşleri en derinde, Gıybetin çok ötesinde, Yitip gitmeden masumiyet Kavuşturdu ellerini ve uzandı gök kubbeye; Ölümün tecellisi olsa da tek gerçek Ölümüne sevdi, Bile bile görmezden geldiği o izlekte saklıydı tüm teferruat, Aşka düşmüşken yolu Fısıldadı sadece adını bilse de duyulmayacağını Ve gizlendi rahvan bir buluta, Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bile bile; Öylesine bir ömrün sıra dışı nazarında Yaklaşırken o muğlâk sona. |
Özlem Demirkaya &*.*&