Ömür şiirimin bozuk şivesi
sanki hüzün Eylül´dü de gözlerin
sararmış yüzümde savruluyordu hala detone bir günah buklesi gibi buselerin tınısı yitik takvim yaprağını yırtarken yüreğime demirli son cümlesi yüklemsiz öznesi kayıp hayat bizsizliğe son noktayı koymayı da unutmuşum bağışlama beni yokluğunca soluksuz acımsı bir öpüş tadı sanki kırışık, kirli zamansızlığa mahkum sivrilmiş ölüm uçlarına düşürdüğüm sensizlik kafiyesini sona bıraktığım bir yavuklu yüzünde kirli esmere çalıyor mut çoğul feryadlar örüyor düşlerime hazan sancısı eğriliyor düşlerimin ıslak duvarları düşüme düşerken umuda kuşku söz kırıkları hazan susuşlu bir yüreğin alfabesini öğretiyorum sabrımın başkaldıran eşkiyalığına hani ne diyeceğini bilemeyip bakmadan ardına asmıştan ya vedayı korkakça sebebsiz gidişinin yüzümde patlayan yankısına işte o korkunun üzerine yüzünü dök şimdi ateşe tutulan kızıl dolunay kıskansın ben gibi saçlarında ki kızıl alevi kirpiklerine hazan örüyorum yaprak yaprak bütün ihtimalleri öldürüp dinamitlenmiş paramparça bir duygunun kanayan yarasıyım şimdi yüreğimin ikindisine aksanı bozuk akşamlar devriliken boyumu aşan şiirler döküyorum ardından yükleyip kağıttan gemilere bütün yürek sözlüğümü doğaçlayıp bütün hayallerimin lisanını ömür şiirimin bozuk şivesiyle zemheriyi emziyorum şimdi Eylül´e Utku Aksu 30.09.2015 03:14 Detmold |
takvimden boşalan günlerce
yaşanan irili ufaklı medcezirler
hiç görmediğim bir yüzün rüyalarına yazılırken
satır arası cehennem kahrı dizeler
solumda çiçeklenirken mühreli yara
olası yalnızlık istilasına karşı
saklanıyorum kül dağınıklığıyla
alazlı avuç içi cehennemime
doğrusu imrendim dizelere...