Hoyrat Türküler
Yalnızlığı almışım
ayrışmışım kalabalıklardan kendi evimde bir başıma en kalın giysilerle örtmüşüm üstümü başımı en ağır nağmeleri duymuş şarkım sakinliğin usanışıyla yalnızlığın ince dudaklarıyla öpüşmüşüm uzun uzun sonsuza kadar... Bayırlardan aşağıya düşen bir çığ bir şarkının tuhaflığıyla söylerim kendi kendime kağıt bıçağı dönüşebilir düşünülürse ve bir bıçak hizalandığında öldürebilir kalemi saplamak gibi acındırışa aklımda konuşan şey susamak aklımda bir fantazi ve kuşkulanmak bir kurt gibi kemirgen bir kuş gibi uçurtkan kendimle ilgili bana benzeyen ölümün kaç katlı bir bina olduğunu kim bilebilir... Dünyayı hissediyor kemiğimin üstündeki deri bombalar yağıyor gökyüzünde su akmalı oysa bandajları üzerinde yaralı dünya bir ölüm duvarı örmüşler siyah giysili simsiyah adamlar bir çocuğun dingin yüzünü sevmeyi başaramayan kara maskeli antikahramanlar.... |