Yılan Tarlası
Sustuğumda içimde çabalıyor
tüm bağırmak istediklerim kanayan bir bayrak gibi ülkesini arıyor susarak... bir zaman makinesine tabi ışıklar bu kadar sinirli olamazdı bu kadar aydınlık olamazdı aklımda dikişlerini açan dehşet gibi parlıyor, yaşlı bir ağaç gibi yorgun görüntüler. bu örtüyü örtmeliyim saklamalıyım ... asla kesinleşemez bir sonraki gün ölüm sağ kalırmı hiç ... Güçlü bir ses çıktı ortaya o çemberi üzerimize kıvırdığımızda havada akşam işaretleri... bandajları üzerinde yaralı dünya bir ölüm duvarı örmüşler siyah giysili simsiyah adamlar bir çocuğun dingin yüzünü sevmeyi başaramayan kara maskeli antikahramalar. Ah ölüyoruz yassı güneşin altında yalın ayak öksüz toprağın kokusuna dönüyoruz ölüyoruz suyun tadına varmadan kurdelalı çocuğun yanında bombaların içinde yatıyoruz... ölüyoruz savrulan yapraklar kadar ölü kurumuş mor dudaklarımızda, kalakalıyor tüm sesler susuyoruz ölüyoruz biliyormuyuz ne için öldüğümüzü... kanın rengi vuruyor gökyüzündeki ağaçlara.. |
o çemberi üzerimize kıvırdığımızda
havada akşam işaretleri...
.. tüm şiiriyle güzel ve anlamlı söz öbeklerinizi tebrik ederim. Saygı selamlar.