SEVMEK ZAMANI…insanız ya.. seveceğiz elbette iyi.. güzel de.. hadi sevdik diyelim hem de tarife sığmaz biçimde öylesine deli, öylesine baş döndüren adeta, bizi bizden alan kaybettiren benliğimizi ne Kerem’ dekine benzer yangınlar yaratan ne Mecnun’daki gibi çöllerde feryat figan ne de Ferhat misali yalçın dağların bağrında balyoz olup haykıran o masmavi derinlikleri andıran bir çift göz.. ki.. yalnızca gözlerinle temas ettiğinde değil aklına düştüğünde bile göğün en yüksek yerinde kanat çarpar yüreğin kaybettiğinde.. kendini.. yerin yedi kat dibine insafsızca terk edilmiş bildiğin geceler renk / ahenk rüyalarla bezeli uykuda gündüzler bulutların üzerinde uçurtmalar misali kainatın tümüne mutluluk resimleri çizdiren kimi zaman da gizli gizli ağlatan kuytuda ve o tebessüm.. sıcak, sımsıcak.. ılık ılık damlarken, ruhunun derinliklerine yüreğindeki kıpırtıları çağlayanlara döndüren seni bir yılkı atı / küheylan misali şahlandırarak taşıran yaşadığın evrenin de dışına de ki.. böylesi sevdik sevdik de.. hani insanız ya.. çevremizde olan bitenler koşutunda mutlu muyuz bugünden ve dahi umutlu muyuz yarından dost mu kardeş kardeşe komşu komşuya yaren üstümüzdeki nazarlarla, şüphelere düşmeden merhaba dediğimiz bir kula dönüp sırtımızı gidebiliyor muyuz kaygısız akşam son nefeste baş koyduğumuzda yastığa huzurlu muyuz, gönlümüzün dolusu sabaha uyanabilme hazzı ve gayreti var mıdır her birimizin içinde dahası.., yaşanılır bir gelecek umabiliyor muyuz canımız.. tükenmez sevdamız.. çocuklarımızın yarınları adına dost biriktirmek var iken düşman mı üretiyoruz günbegün kapımız her tıkırdadığında ürperiyor mu içimiz güvenli mi, duvarlarımızın dışındaki cereyan ha geldi, ha gelecek.. tehlikeyi beklerken koyabiliyor muyuz, doğru ve yanlışın adını yalanı ve yalancıyı ayırt edebiliyor muyuz hak edenin, müstehak olduğu mükafatı verebiliyor muyuz, hiç çekinmeden eline ya arsızı, uğursuzu, vurguncuyu ve dahi vatan hainlerini görünce nasıldır.. insana, insanlığa dair tavrımız sıvışıyor muyuz karanlık duvarların dibine kör, sağır ve dilsiz miyiz, primitif misali ya da, hiç olmazsa, en azından kimlerin ne diyebileceğine bakmadan kötünün yüzüne karşı marifetinin tümünü avazımız çıktığı kadar haykırabiliyor muyuz dahası.. haktan yana durabiliyor muyuz koruyabiliyor muyuz, hak bildiklerimizin tümünü ona el koyma sevdalısı haramilerden yılmadan ne dersin dostum.. bütün bu noksanlarımız tamam da bir kula sevdalanmak mı var en nihayet sırada müstehak olamamışken tan yerinde yeni doğan güneşe dağına, taşına, ağacına, kuşuna, deresine, suyuna sahip çıkamadıkça memleketin hangi renkten olduğuna bakmadan insana, insanca davranmayı şiar edinemedikçe hainlerin türlüsünü atamamışken sınırların ötesine asla bizim için değildir bu ülkenin nimeti ne rüzgarı bize ait ne toprağının bereketi ne derelerindeki çakıl taşının zerresi kaldı ki, sevdiğimizin eline tutuşturacağımız dikeni bile hak edilememiş has bahçenin goncası memleket sevdasını bayraklaştırmak yolunda henüz oluşamadı ise irademiz ya da bu konuda bir gayretimiz diyorum ki.., haramdır içtiğimiz her damla su sade suya bandırarak yiyeceğimiz kuru, kupkuru bir dilim ekmek de aldığımız her nefes ve dahi sevdalanmak bir kula beyhudedir.. ne yeridir ne sırası ne de zamanı bitiremedikçe… ömrümüze zulmeden geleceğimize kasteden bu insafsız talanı |
tebrik ederim....
selam ve saygılarımla...