Sen Hiç Ağlama Barış
Güneşli bir günde
Ankara Tren Garı önünde El ele, kol kola halaylar çekilirken Ve ölüm hiç akılda yokken Koskoca bir barış bombalandı Gençlik Parkı yakınında... Kana bulandı yıldızlar insanların gözünde Parçalandı güneşin elleri mavi göğün altında Havada asılı kaldı barışın gencecik bedenleri Mahşerin tam da ortasında, sele döndü gözyaşı Titredi yaralı yüzünde barışın dudakları... Toplanırken Ankara Tren Garı önünde Daha iyi bir Türkiye Daha iyi bir yaşam Demokrasi ve laiklik için Savaşa hayır, barışa evetti sloganları Ama suç sayıldı barışın haykırışları Ankara Tren Garı önünde Haksızlığa isyan... Ey zalimler, Yüreklerinde zulmün tohumunu sulayanlar Kötülüğün, acımasızlığın kanını emerek yaşayanlar Karanlığı seven, aydınlığa kurşun sıkanlar Öldürmeyi marifet sayanlar Gün gelecek, toz-toprak olacaksınız tarihin sayfalarında Taşlara yazılırken kirli emelleriniz Ve hiç olmayan vicdanlarınız Çürümüş olacak yanık bedenleriniz... Ey, insanlığı ve dini Ve barışı inkar eden Ve onu öldürmek isteyen savaşın temsilcileri Ey, karanlık yüzlü yaratıklar!.. Yazdan, kıştan, bahardan Gökte uçan kuştan Daldaki yapraktan İnce ince yağan beyaz kardan İnsanca yaşamaktan, kardeşlikten Zarar gelir mi kimseye? Niye korkuyorsunuz barışı büyütmekten? Niye kaçıyorsunuz barışı alkışlamaktan?.. Rukiye Çelik Ankara/13 Ekim 2015 |