6
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
87
Okunma
Düş tekrarları, bayım…
Hani, sizin olmadığınız hele ki yok mu o devasa pencere
Göğün kırık kanatlarına konan
Kâh gün kâh gece…
Hırpalandığım kadar yola koyulduğum
Sözcükler baş verir toprakta
Ve içimde gizil bir saltanat
Mavinin efkârı delip de geçerken
Geceyi alkışlayan mehtabın yorgun endamı
Çivit mavisi gözleri annemin
Göğün kulpu ve toprağa girdiği kadar
Bir içimlik şiirlerimden de kayıp gitti ya:
İçmediğim kadar efkârı
Sazın sözün sustuğu
O geniş mezhepli gölgelerin yırtık duvağı
Ve nice dalkavuğu
Görmezden gelemediğim kadar da
Savaşçı ruhumun konduğu bir melodi
Nakaratı olmayan bir türkü misali
Ve sus pus cihan
El pençe divan
Sadık olduğumsa sadece dosta ve Rabbime
Eşkâli kayıp mademki mevsimlerin
Çürük bir yumurta benzeri
Çivileme daldığım ömrün hicabı
Anbean susan değil
Susturanlara müdahalem
Sevgimi, saygımı eksik etmediğim hür iradem
Duydum ki:
Şafağı vurmuşsunuz başından, bayım
Hep mi başa sarar film hep mi antraktı hüzün?
Misilleme yapanlardan filan da sormayın hani, beni
İnsan olmanın kitabını yazsam ne fayda?
Varsın sorun beni yazdıklarımdan
Şiarı gömülü bir bilmece yüz vermediğim karanlıktan da öte
İmbatı ve imdadı
Pür nakıl sevginin itikatı
Öznesi özlem oldu mu insanın
Kaç bin parçaya bölündüysek artık
Maziyi andık mademki gün ve gece
O halde:
Yarınlar fora, beklerim gönül ziyaretime…
5.0
100% (5)