BEYOĞLU AŞK’INI RÜTUŞLAMA ZAMANI
Karaköy’ün Haliç tarafı,
Tahta masamda Ekmek arası balık yerken, Artık Soğan kokmaz ellerim Neden. Uzaktan Süzülüp gidiyor Hüzün martıları. Bir bakın maziye, Şimdi olmuşuz bir yabancı. Tünel’e çıkmadan önce, Ağır ve aheste Zamanın arkasına saklanan Galata Kulesi; Sesini soluğunu çıkarmaz. Bizi, bizden başkaları Asla anlayamaz. Tünel; Yaşamın Yorgun ayak sesleri, Yine başını ağrıtmaktadır. Tarifin de pek zordur. Hatıraların yanık kokusunu, İstiklal Caddesi’ne savurur. Bunlar da neyin nesi. Renkler etrafınızda cıvıl cıvıl; İstiklâl Caddesi, Oda kule, Markiz Pastanesi. Smokinleriniz pek de yakışıyor, Yaşlandıkça, Kokoniklenme Galiba en geçerli akçe. Ya Haçopulos Pasajı; Kader ona küs, O kadere. Terk etmiş Mevsimler ve günışığı. Yok bi tanıdık Kesmişler selam sabahı. Galatasaray Meydanı; Beni benden iyi tanırsın. Bir gün çökeyim yanı başına da, Yaz çileli biyografimi. Eski Çilli Sevdiceğimden hiç bahsetme. Bırak Asılı kalayım, yüzsüz zamanda. İstemem renkleri, neon ışıklarını. Ve de Boşu boşuna geceleri meşgul eden Sahte duyguları. Kaymaklı burma kadayıf lezzetindeki, Gecelerim- gündüzlerim Manevi değerlerimizle dopdolu, Çocukluk-gençliğimi arıyorum O eski arka sokaklarda. Tanıyan – gören- bilenden bir haber Bu çok şeylere değer . İşte Taksim Meydanı; Çek git buralardan Dursun; Gecenin geç saatleri Tramvay Durağı bile, Kabullenmiyor seni. Anılar komada, Düşünceler bitkisel hayatta. Cumbaların arkasında fosilleşmiş; Eski Beyoğlu Aşkı’mı, Artık Rötuşlama zamanı… (8.9.2010 - 8.Şiir Kitabımdan) |