GÖNÜL OTAĞI...
Haznesi geniş inkâr yüklü söylemlerin
Haddini aşmış ve iltica etmiş yetilerimin Korunaklı duvarlarında geçmemek adına bir adım öteye Belki de soğutulmuş iklimlerin mizaçlarında Kayıtlı iken düş perileri Savsaklarken yüksündüğü o imgeleri Gıyabında mesken tutmuş iken aşk fenerini Işıltısı boydan boya çevirmiş de Şerbetli yalnızlığımın iklimsiz mezhebinde Kırık bir sarnıcın köşesinde saklı belki de Hükümranlığı elem yüklü bulutlar Çağırıp da adımı koymuşlar başköşeye aşkı. Hadi ne duruyorsun ey sefil yürek Sen de al gardını: Bekleme de gelecek dönenceyi Kırık işte alabildiğine gökyüzü Şimşekler yıkmış bir kez gök kubbeyi Sefil bir kulun derdi ne ki Şu hicap yüklü evrende Hele ki ölmüşken çocuk yürekli masumiyet Kolu kanadı kırık ne çok sübyan Satır arasına düşmüş de yolum Çekmişim bir kez perdeyi. Sanır mısın ki koydum noktayı da Seğirtip gideceğim kimsesizliği demleyip de yürekte Bil ki ne ki bunlar da yolumu kaybedeceğim mi Tüm nüktedanlığımla gülüp geçtiğim Yeter ki unutma ve sakla adımı bir köşede Olur da tutarsın elimi bir şekilde Dost yüreğin kızılca kıyamete sakın ha karışıp gitmesin Gönlünü hoş tut sen yine Olur da düşer yolun şu garibin yüreğine Hâşâ ne demek sen yeter ki dikkat et kendine Rücu etmişiz bir kez Sanır mısın ki kavuştuk menzile Henüz konuşlanmamışken bile sipere. Hicap yüklü evrenin nezdinde Neyiz ki: Kâh bir kum zerresi kâh soluk bir gölge. Sen sadece bekle Sanır mısın ki kavuşmayacak gece yeni güne Yaşa tahayyül ettiğin gibi Demle demlenebildiğin kadar o koruk düşlerde Git sadece sevginin götürdüğü yere; Yaşa ve sığın ve dile Umudun saklı olduğu her yer değil mi gönül otağı Uzak bildiğin bil ki içinde saklı. |
Yine bir gül bahçesi
Hayatın sunduğu tüm dikenlere meydan okur bu güllerle bezeli yürek
Bize de her dem yürekten kutlamak düşer tabi...