üç sevgi fidanım
taştan duvarlar ve bir dal uzanır yan yana
seni hiç bu sürpriz mutlu etmedi soğuk duvarlar öpünce bir kağıt gemi bekliyor kapımda uçmaya hazır seni az önce kopardım dalından yeşil mi desem değil üzgün mü desem değil desem ki sen sonrasın ben yokum kapatalım ardımızda öncesi söz olmuş sen iştesin ben yoksul uykuda biraz dalmışım beni bekliyor bütün uçarı sonsuz moralsiz somurtuş açıyorum tuzdan ellerini kilitli sen taş duvar içinde sen dalı kırılmış biraz ince biraz narin beni hiç düşünme bakıyorum yoksun sana sokulan bütün kapılar kapalı biliyorum en tatlısın bu hüznümde sana gelen yollar gitmiyor senden bilsem tarifsiz olurdu yemyeşil yaprak bilsem deniz olurdu gözlerinde giderdik hiç aldırmadan sana sen çıkardın sonra kapımı çalardın sabah oldu bense gecedeyim bırak beni gideyim deli raylar kıvrımlı şarkı söyler tarlalar kuşlara bu sabah uzun olacak galiba burda hüzün erken açar kar yağar üstüne bir de beyaz fırtına ellerini sürekler benden yana ne varsa senden yanadır dilimde her mürekkep dans eder sen gitmeden unutma kapıları bir çocuk ağlar önünde parkın bir minik öyle masum ayaklardan öte kapıma seni yapıştırdım bebek ağlar güler sensin diye bu yol sensiz tükensin diye bir bahar filizlenmesin o söz çok uzun sene bilmem ne der durursun ama saatin farkında değiliz burda vakit uzun çünkü sen varsın sokağa aldırış etme benim adımı okuyacaklar sen iştesin bir yorgun uykuda aldırma beklemek çok uzun bir bebeğin sesi bensiz de ağlar durur bir çocuk okuldan döner terli her geçişte simitçiye selam seni hatırlatacak sen adımı söylemeden oğlum diyecek parktaki kaydıraklar adıma kahır kalacak her defasında uykum biraz ağır geç gelirim gözlerine biraz bekleyin sokak başında hala gözlerim sizinle uyanacak |