Duydum ki
Yanı başımda zigon sehpa,
Çayımı getir de bırak bakalım. Ne zamandır anımsamadığını hatırladım, Bir ömre değişilir mi hiç şiir? Kıvrıldım kaldım köşesine, Durdum, bekledim ve gitmiyorum. Sebepse biraz kızgınlık az da özlemdi sanki. Nan gibi aklımdasın. O kadar ki bazen gözümde yuvalanan bir damlaydı şiir, Defalarca boğazım kuruyuncaya, sesim kesilene kadar okurdum, Severdim seni bir dolunayı kapatmış bulut gibi, Uşak’ta Murat Dağına çıkıp bir gece vakti, Elimde en yoksul hüzünlerin solmayan güneşi, bir tat, bir heyecan, Ruhuma bakış gibi işlenmişti oysa, Ben yolumu kaybettim, Bazen bıraktım kendimi zamanın kollarına, Şimdi otur da dinle, Kalbinde aydınlanan secdelerinle, Eğilmek de bitmiş sevgilerin önünde, Getir ikinci çayı karışsın olduğu gibi ne varsa acıdan arta kalan zamana, Belki bilmek kadar unutmak da var aslında. Şimdi dinlediğim en güzel sözünde, Gökyüzü açılıyor perde perde, Bazen gece komşu oluyor seherde, Bir huzur keyif seriyor bu sefer de, Ne diyor şiir, ne anlatıyor ustası zamanın, Senin en yokuş adımlarında durdum da, Başını taştan taşa vurur avare su, Belki buradan da geçer, Belki dudağım bir kez olsun içer, Avare, asude olurum bir gün ben de. Süleyman Yıldırım / 21.09.2022/ Manisa |