ondan öğrendim... yürüdüğün patika yolda gömleğine takılan diken kamçı gibi savrulmasın ardınca gelen dostunu sakın yaralanmasın diye...
ondan öğrendim ayazda kocakarı soğuklarını ondan öğrendim zemheri uzadıkça ardı bahar hüzünlü köy türkülerini ve en güzel eşkıya hikâyelerini ondan..
bu sene kış ağır geçecek dedi dedem döndüm baktım sert bakışlı az konuşan adam yüzünü gökyüzüne çevirmişti baksana dedi.. koca gürgen işte yapraklarını tepeden dökmeye başlıyor
doğa hiç yalan söylememişti insan oğluna gürgen toprağa yakın dallarından dökse yapraklarını kış rutin geçerdi ama işte o sonbahar tepeden dökülmüştü tecrübeyle sabitti ve o kış çok kar yağmıştı...
eylül son sonbaharıydı son kışı son bakışıydı dedemin hazan geldi Allah’a ısmarladık öğretmenimi
...
eylül hazan geçti bahar tükendi yazan takvim yaprağı da ayrılığa ağlar bazan
eylül ölüm gencecik delikanlıları tam onikiden vuran toprağa gömülen kitabın sözleri duvarda duran "tek yol.." keser generalin efesi işkencede polis nefesi geceleri uzun çalan bekçi düdüğü sesi
eylül ihbar toprağa fısıltıyla düşen yapraklar bir masala kandı çocuklar eylüle kadar sonra sonbahar
eylül isyan bir veda havasıydı Ahmet Kayanın sazında fabrikada ıslak çay tozu arasında mevsimlik bir işçinin gün sayısında
...
muhbir üçüncü karısını eskitmişti ama "karı koca gibiydiler" demişti bir aşk’a kibrit suyu serpmişti kibritçi kız daha üşümemişti ve sonunu düşünmemişti
bir kibrit çöpüne kanakanmıştım bir simsarın kapısında donakalmıştım azrailin işi ne şeytanla kaç kapılı cehennemden bakmıştım "bunu asla yapmamalıydın" demek de neymiş
ayrılmıştın daha beş dakika önce eylüle ne işçisin sen haddini bil dedin dimi yüreğine minibüsün şoför yan koltuğunda düş yola yol deniz oluyordu deniz neden tuzluydu deniz kimin bir sürü göz nuruydu ağladıkça içine dalgalar vuruyordu
ağladıkça için için yüreğin ölüyordu gözyaşları da çiçek açardı eskiden şimdi kuruyordu
...
eylül yağmur akıyor onbeş gün sonra ırmak yolunda kim kimin neyiydi belli değildi kim kime neyi sordu kim ne yordu kim ısrar ediyordu ne işi vardi o insanların orada ne ince hastalıkmış kara sevda
sonra sen felah ben işçi oğlu işçi sen aleme muktedir sol elimin orta parmağında alamet bir kelepçe ömür billah
ve hala.. katilin torununa kız mı verilir alimallah
eylül biraz hüzün yüreğim aşk’a küskün ve ayrılık yanındaki büyük yalnızlık
eylül en çok da ölüm kokar eskilerden dededen kalan...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
eylül yolculuğu şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
eylül yolculuğu şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Eylül... Çok şey hatırlatıyor bu toprağın insanlarına; kimisi eski bir aşk hikayesini, kimisi yasaklı geceleri, mapushaneler, kışa girmeye hazırlanan anılarını... Hepsi biraz hüzün eylül. Selamlar.
biraz hüzün
aşk’a küskün
ve ayrılık yanındaki büyük yalnızlık
eylül en çok da ölüm kokar eskilerden dededen kalan...
yüreğe sağlık içli ustaca dizelerdi.