Ölü Kitabın Kayıpları I.
ilk piyesinde tüfek dedi La Fontaine şu duvarda durmalı
ve az önce konuştuğum ihtiyar örümcek tetiği çekmeli ön sıralardaki kralın şakağına sonra hep beraber okyanuslar geçmeliyiz dişlerini savaşta kaybetmiş kabuğu kurşun sıyrıklı bir kaplumbağanın sırtında peşimizde iz bırakmadan ışıkları söndürdü ağustos böcekleri karıncalar ağızlarını dikti sarmaşıklarla insanların birer birer kralın son sözü Autant de têtes, autant d’avis M.Ö 300 ki tank paletleri hiçbir çiçeği ezmemişti daha insanlık apoletlerini gaz lambasının titreyen ışığında omuzlarıma yamarken anam ılımlı Nazi söylemleri frekanslara karışırken trt radyosunda satışa çıkmamıştı daha ipekten cübbeler görülmemişti hiçbir celse inmemişti tokmak kesin karar hükmünde pirince ambargo geldiğinde mebuslar demokrasi kusmaya başlamıştı ceylan derisi koltuklara mecliste anama seçme hakkı çoktan verilmişti Almanya’ya nasyonel sosyalist rejim İtalya’ya faşist rejim eski bir zamandı 1943 vururken Japon kıyılarına dionysos’un ağzından taşan şarap göğe yükselen balıkların parlak pullarıyla uysal bir mektuba vasiyetini çoktan yazmıştır Tanrı; ihtişamlı ruhlarınıza birer mezardır sulak topraklardan hasat ettiğiniz pirinç taneleri Lahit’ler ve derin boşluklar açtığınız yaralardır yeryüzüne ki yaşadığınız toprak mabedlerimdir bulutların üzerinde ufalanan ve düşen üzerinize bütün oltalar gökyüzüne atılır zamanından evvel ölenlerin ruhları için. |