Eski Kuyuların Derinliği
kendi kabuğunda öyle
his yağmurlarını bekleyen parçalanmış harfler serüveni volta atar aramızda bazen öyle hafif kokusuyla gelir rüzgar sürer dudaklarını dans eder boşluğa düşen lakayt sallanmalar sıcak ümitler ve göğsü anneciğinin çepeçevre turlar evin etrafını çiçekler beyazlıklar ufka doğru küçülürken fenalaşan yağmurun ayakları sis bulutu çöker dağların arkasına ağlasa ya ağlayamaz sabahları avlu sakinliği duyanın bir de üzülenin olur varsa ayrılık vakti gök selinde boydan boya eski kuyuların derinliği içimizin rüya dalı sevgiyi uzattıkça azalır yokluğun sabah yeli ve bir el değer kirpiklerine mutluluğun. |