Yanıktır Sesimsabahın seheri günden ileri, ben kimi sevmişim senden ileri ziyaret olmuş kurban istersin, kurban bulamadım candan ileri --karacaoğlan-- Karaşın bir göçebeyim! Usulca fısıldadığım yörük türküsü, gecenin karanlığına karışıyor Bir ben karışamadım şehrin karmaşasına O dar sokaklarda kurulan tuzaklara alışamadım Alışamadım... O şık elbiseler içindeki kirli insanlara. Şimdi nasılda özlüyorum, o kıldan yörük çadırlarını O bakır taslardan içtiğim yayık ayranı... Oyy.. Bir dağ yamacına gömdüğüm, çileli anamın yüzünü bile unutmuşum Aşkı nasıl anlatayım ben şimdi sana? Gel görki, kendimi şiire vurmuşum. Yaban dağ çiçekleri gibiydi sevdiğim, akik taşı küpeler takardım kulaklarına Yılkı atlar gibi vahşi ve ürkekti Buz çiçeklerinin toprağa sarıldığı gibi utanarak sarılırdı bana Kavuştu tenlerimiz, hiç umulmadık bir anda! Bir koyakta birbirimize sokulduk İçtik aşk şarabını... Kıtlıktan çıkmaşcasına. Sonra nasıl oldu bilinmez... Ayrılık oldu Gidipte dönememek dönüpte görememek oldu İçtim hasretin zehrini kana kana Ateşlerden kor aldım! Avuçlarım yana yana. Gömü bulmuş gibi sarıldım cam kırıklarına Kan tarlasına döndü gözlerim Cam ve elmasın farkına vardım amma... Lime lime döküldü etlerim! Tırnağımla uçurumlar açtım tenime! Yinede vazgeçmedim aşktan Yarimden başka kadın eli değmedi elime. Köy türküleri gibi hasrete bandım ben aşkı Yanıktır sesim Şiirlerim bile, yörük çadırları gibi kapkara. Şimdi aşkı bile bile ıskalıyorum! Artık sevdalar... Karavana! |
Hepsi böcekli hepsi birbirinden güzel...
Tebrik ediyorum kaleminize gönlünüze sağlık...