7
Yorum
17
Beğeni
0,0
Puan
1780
Okunma
"önceden acıtınca öperdi, şimdi öptüğü yeri acıtıyor"
kederli bir bulut gibi inmiştim, o sahil kasabasına
gözlerim paslı birer jilet
sesim kırılmış bir oyuncak gibi ağlıyordu
dudağım da bıçak yarası bir tebessüm
yüzümde kirli bir sakal
bakışlarım iç kanama gibi kanıyordu
susmaktı geceye yakışan...
biz biraz mahcup, biraz tedirgin konuşmaya çalışıyorduk
bir kumsal ateşinin büyüsüne kapılıp...
bir yarayı gösterir gibi, birbirimize yüreğimizi açıyorduk
yiğittin…
gölgen bile hayata karşı dik duruyordu
sesinin uçurumlarında yarım kalmış aşk çığlıkları
yüzünün deltasında kimsesiz çocuklar ağlıyordu
içelim diyordun
geçer unutursun diyordun
zaman her şeyin ilacıdır diyordun
acı paylaştıkça azalır anlat, hadi anlat diyordun
nasıl anlatayım göz yaşı bilmeyen o deniz gözlerine göz yaşının kekremsi tadını
nasıl anlatayım, paranın ilahlaştığını, insanların para için köpekleştiğini
nasıl anlatayım nasıl...
yaşamaya göz kırparken, ölümü özlediğimi
bu nefes almaktan utandığım kahpe dünyada gurur duyduğum tek şey onu sevmekti
öyle sevdim, öyle sevdim ki…
bayraklarından kan damlayan kaleler gibi yıkıla yıkıla
tuzağa düşüp vurulan aslanlar gibi vurula vurula
kalbimi bir yumruk gibi sıka sıka sevdim
Oysa, onun aklına ayrılık düştü
bir zaman sarıldığı kolları, zehirli sarmaşık gibi kesti
el oldu...
alkışlar içinde ellerin oldu
benim payıma yalnızlık düştü
bir yarayı kanatır gibi kanattı beni
bir başıma kaldım
aşk bana küstü
işte böyle, mavi deniz ülkesinin mavi gözlü kızı...
anlat diyorsun…
ikinci elden bir hayat, sahibinden çok kullanılmış bir aşk benimkisi
nesini anlatayım
hangi yanımdan baksan umarsızlık
hangi yanımdan baksan gözlerin acıyla kamaşır
sorma benim hayatımı, sorma…
o güzelim yanaklarına gözyaşı bulaşır