kayboluş
yorgundum
yorganımı üstüme çekerken kaskatı kesiliyordu ruhum yeni gelmiştim susamıştım vahşi ormanlarda kurtlarla konuşurken ruhumu yıkamıştım asmıştım beyaz düşlerimi karaağaçların kollarına ağlıyormuydum hayır yağmur yağıyordu toprak oluyordu elim yüzüm kuşlar kan kusuyordu karlara damlıyordu hüzün artık yok yüzüm sararan entarimde güneşi yakan sızım bastıkça yapraklar yakınıyordu bahardan bahar badem çiçeklerini öpüp kaçmıştı usuldan bir ben kaldım kalakaldım elleri kopunca kalbimin yazamadım günahlarımı doğurduğum meleklerin kanadına gizledim sözlerimi uzaktan baktım kendime kurda kuşa yem olmadan gel kalbim.. gidelim seninle. |