günebakan
ben daha çok döndüm yüzümü güneşe günebakandan
bi sağdan esti bi soldan rüzgar ellerim kekik ve gelincik koktu yandım savrulmaktan hiç bi ceylan inmesin suya gayrı tekinsiz uzun bi havanın içinde dere ağzı dağ alnı oynayan taş örselenmiş baş salınır elan tele göredir çekeyim yeridir gözümün perdelerini çıplak dallarını giydireyim içeriden gülle tutuşturayım yanan mavilikleri topraktan toprağa külden illa küle ben görmedim atlıları ama anlatılan atlılardan da hızlı akıp geçermiş zaman sarı kumların üzerinde fırtınadan sonra gri toz bulutu gibiymiş elimizde kalan aman hava da bildiğin açık gün güneş bildiğin günebakan bildiğin camlar camlarda sundurmaya konmuş selalar gibi yangelip yatmış güvercin kanatlar kolay değil yaşıyorduk az kalsın az kalsın tüm cephelerden kendi saç sarkıtımızla fora |