isimsiz
hem babasız
hem annesiz doğuyor güneş şahidi kuşlar duvarın ucuna konan serçe günlendikçe büyümüyor taşlar çocukmu çocuktu ellerim güneşi elledim ölecektim üşümekten alıp götüreceklerdi ak kağıda sarar gibi tütün sonrasını bilemem belki tozlar kaçardı evlerin gözlerine pencereler kırpılırdı sokaklar akar resimler çekilirdi çerçevelere kağıda dökülürdü kızılırmaktan açılan söz yitmek hep bahane öyle mahzun bi sıtma tutardı sonra kininsiz tumturaklı bi çaresizlik manzumesi sayıklardı duvarın girhaçık pepuk sesi usülden bi yağmur yağardı anadandoğma umarsız zifiri sarı bi tren geçerdi şafağın tam ortasından |
güneş bu yönüyle sanki adem.