KAÇ KERE
Kaç zifiri karanlık gece pembe şafak doğurdu
Kaç kadın lohusa yatağında güneşi emzirdi Kaç mevsim zamansızca elveda dedi mihengine Kaç defa yaprak döktü ağlaya ağlaya ağaçlar Kaç çiçek boyun büktü durdurulamayan zamana Kaç çocuk ilk adımını attı hüzünlü hayata Kaç sala verdi minareden yanık sesli müezzin Kaç mezar kazdı kırık kazmasıyla yorgun mezarcı Kaç telkin okudu <üzkür ma künte> diyerek imam Kaç deli rüzgar taşı toprağı savurdu vadiye Kaç yüce dağın başında ki kurtlu karlar eridi Kaç ırmak çağlayarak taştı bin yıllık havzasından Kaç mor koyun her batında ikiz kuzular doğurdu Kaç acı daha gördü dağlanmış zavallı yüreğim Kaç damla daha yaş döktü gülmeye hasret gözlerim Kaç çileye daha talip oldu şu arsız bedenim Kaç kere yemin edip utanmadan döndüm geriye Kaç kere tüm eski resimlerini yırtmak istedim Kaç kere son anda yırtmaktan vazgeçti şu ellerim Kaç gece ağız dolusu lanet ettim ben sana Kaç kere pişmanlıkla affettim her şeyinle seni Kaç defa aradan geçen ayları, yılları saydım Kaç dafa hatıra defterime son noktayı koydum Kaç defa çıldırdım ben Kaç defa yandım hasretinle BİLMİYORUM Ama sen hâlâ yoksun Ben sensiz ÖLÜYORUM |
çünkü ham maddesi topraktır
insan yetiştiği yere benzer
bir çiçektir