Günahları çağırırken avuçların
boyumuz bir arpa boyu, üstümüzde bir arşın kefen
gözlerin dalar gelincik tarlalarına
ben aç kalkarken rüyalardan,
uykusundan erken kalkan kuşlar
ellerinden doyurur aç karınlarını
günler devrilirken sokaklara
ve açılmadı gönlümün mabet kapıları senden başkasına

yağmur ebemkuşağıyla seni getirirken zihnime
hasta düşlerle geliyorsun kapıma
şiirlerin yırtarken gecenin rahmini
ay çalıp gökyüzünden
yıldızlar firketelerdin yağmur çisentili kirpiklerine
iki kaşının ortasında unutulan bir anının zonklaması
yollar yürüyerek bitirir insanı
daralır zaman saatlerin arasında
beklemek avuntusudur yorgun yılların
yüreğinde kazıdığın şiirlerin aslı sende saklıyken
doğrulacak o zaman şiirin çıkış merdivenleri

ölümlere ilmeklenirken takvim yaprakları
kar toplayan gözlerinde bir kardan adam edası
zambağın kışa düşürülmesiydi kardelen yalnızlığı
sessizliğimizle anlaşırken seninle
tomar tomar şiirlerin yakılır
bazen satır başlarında başlardı sancılanmalarımız
ve sessizliğimiz satırların sarılışıydı sevdaya
yüreğimizden inen s/üzülüşler

sen hep sevdaya aşık bir devrimi başlatırken yüreğimde
gözlerimde süzgün, ayaklarımda kırgın isyancılar
dudaklarımızda bir devrim şarkısı
ben üşüyen yanıydım yüreğinin tentesinde
renkler güneş vurdukça solgunlaşır
zaman garip bir tepeden bakar
dudaklarımda soğuyan şaraba
denizle sevişmesinden kalmaydı suların kirlenmesi
ruh sahibini ararken ayrı yollarda
yalın ayak gezerken yüz sürer ateşi çıkmış semaya
yan
volkanların coşkusunda tutuşsun kuruyan kirpiklerin
yan ki
toprağa insin gök
yıldızlar yasından utansın
içime düşen yangının pırıltısı ol sabaha düşen tan

Çanı kırık bir kilisenin mahzeninde yıllanmış şarap
çözer yüreğimin sargılarını renklerin siyahını çalarak
karanlığı resmederken şafak vakitlerine
mürekkep çürütür sarı kağıtların üstünde
sen ne bilirsin ki mertçe sevmeyi
mertlik sırtından vurmaksa bir kadını
düşlerini çalmaksa çalabildiğince
ne gidişinde gidebilirsin
ne kalışında sen olup sarılırsın ölümcül yaralarıma
göz görmez
el dokunmaz ıslah olmaz yanlarıma
elvedalar üşürken dudaklarında
susmak bu diyorsan
seni sonsuzluğa adayıp
ölümüne susuyorum