Var sen...
Var sen! Ağlaya dur gönül
Gölgesiz ölüler şehrinden bir adım ötede Güneş artık eskisi gibi doğmayacak diyen kahine inat Bir rüzgar bul kendine Karnı hiç doymamış bir rüzgar, birazda ağlamaklı Bütün çocuklarını kaybetmiş olsun!mümkünse Nuh tufanından kaçıp gelsin! Gözlerinden korku fışkırsın! Sen kaçmaya azmettiğinde Alnına ölüm gibi yapışsın!.... Dikenlerimi okşa! Ey sevdiğimi sandığım kadın Okşaki çiçek açayım tanıdık ilkbaharlarda Tanımadık bir dünya olsaydı diyorum keşke Merak etseydim neye benzediğini hırçınlığının Gözlerinin içindeki ela’dan biraz daha içseydim Vurulsaydımda bir şiirimin tam orta yerinde Yığılsaydı harflerim upuzun saçlarının bittiği o yere Bilmiyorum gitmelimiyim şimdi,yoksa dahada sarılmalımıyım sana Bir şiir dahamı yazmalıyım?yoksa, az sonra ölmelimiyim Gürültüler duyuyorum. Gök değil... Yağmur değil... Rüzgar hiç değil.. Kahvem soğuyor üstelik,şeker eriyor Sana gösterdiğim o merdivenler işte orada Göğe tırmanan Şeytanlar tek tek düşüyor Melekler üşüyor Görülmüş iş değil Kırıyorum kafatasımı,içinde koca bir ceviz Kalbimde bir kaç çizik,ucuz atlatıyorum şeytanı Al sevgilim! Bu sana yıllardır hazırladığım çeyiz Bir çift çorap ayağıma giyemediğim Bir kuru mendil Günahlarımı silemediğim Birde gerçek bir aşkın yazılmamış destanı.... |