Geçmişin Sisleri
çiçek diliyle süslenmiş bakışlarımız vardı
damlardı gönlümüzün saydam bahçesine en güzel oluşumuz taze bahardı göçüp giderdik seneler ötesine gün mutluluğa gebedir lakin bizi alır mı bilmiyorum sanki küçük bir ırmaktan geçiyorum taşlar suyun üstünde eski bir ayak payı karşıda sarı odalı evler geçmişin sislerini tazeler hiç olmasa ömrüme karşılık dünün ateşinden aşklar gösterin size derin dağ gölleri bana dorukların yansısın geceleri bakir bir sunak oluyor ay ışığını sevince yanak çalar gamze çalar söyleşir aguşuna karanlıklar girince ben bu gül çıkmazında hatırlayan gülün dudağı ağrısının sonuna yaslanmış biçareyim kanatlarım kan ile göğü öperken öleceğim. |