DÜKKAN SENİNeskidendi, çok eskiden siyah beyaz fotoğraflarda kaldı gülüşleri yıllar… yıllar… önce diye başlayan bir masal o günler o taş plaklar gibi eskidi hikayeleri… masal dinlemiyor şimdi çocuklar… kanmıyorlar karın tokluğuna meslek öğrenmeye “dükkan senin” palavralarına inanmıyorlar… eti senin, kemiği benim devri geçti! keser döndü sap döndü, gün geldi hesap döndü! mazlumun ahını alan, ödedi aheste-aheste haram yiyen, aç öldü! el kadar çırakların sırtından geçinenler çocuğuna fiske vurmayıp, üç öğün çırak dövenler çırağın sigortasını yaptırmayıp, kendi süper emekli olanlar ya öldüler yada birer birer kayboldular. herkes ettiğini buldu, dünya kimseye kalmadı. son nefeste helalleşmek istedi… hiçbir çırak kapısını çalmadı! ne zaman yolum düşse o soğuk atölyelere kulağımda çınlar sesleri… alın teri kokar anahtarlar levyeler tezgahlarda takım değil, çırak elleri görürüm. yemeyin ulan! yemeyin çırakların hakkını yoksa yüzünüze tükürürüm! |
Tebrikler.