DAMLARKEN MÜREKKEP HECE HECE...
Nüktedan bir söylemdi
Senden arda kalan. Farklı sandığım iptidai bir yanılsama benimki Hanidir demlenmiş ya da körelmiş Bir nebze de olsa sunumu ömrün, dediğim. Varla yok arası Ezelden ebediyete uzanan Kırılgan sıkılgan o mizacım. Fazlasıyla sıkışmış gün ile gece arası O izafi gölgeler Sahipsiz iken nazarımda. Yine de yeniden diyebilmek Kolay olsa keşke Keşke doğsaydım gittiğin günün ertesinde. Efkârı mı ömrün Yangını mı yaşın süzülürken damla damla Basit fazlasıyla üşengeç Hayli utangaç Fazlasıyla mahcup Gün ışığına çıkmamış satırlar Nüksederken kelime kelime Damlarken mürekkep hece hece. Yanılgım idi en büyük hatam Haiz olduğum şu ömrün kıyısında Alemi seyreylemek Muaf tutulduğum kimliğim Eşleşirken onca rakamla. Sıradan ya da müptelası iken Sevgiye ezelden Sonsuz olmak isterdim âlemin nezdinde. Ebegümeci, nergis İhya eden yüreği ne varsa Sunumu Yaradan’ın İşte ilk aklıma düşen O saf yanım Örselenmiş hepten. Ne tek bir teselli ne Tek bir söylem haricimde nükseden Tüm duygular zikrettiğim derinden Varsın dönüp dursun devran Bir eksik bir fazla Kalsam da gitsem de uzaklara… |