KALDIRIM ÇİÇEĞİ
“bu şiirde adı geçmeyen şahıslar
tamamiyle hayal ürünü değildirler” Bu şehir! Yorgun erkeklerin, mutsuz kadınların şehri! Bu şehir yeşili savunurken… Mavinin ırzına geçenlerin şehri. Bu şehir! Gece olunca; Vahşi hayvanlar gibi evrim geçirenlerin! Karanlıkta kimlik değiştirenlerin şehri! Köprü altları cehennem olur! Satanistler kedi keser! Vahşet bütün duyguları kirletir! Gece olunca; Bu şehirde… Erkekler kadınlaşır, kadınlar erkekleşir. Gece olunca… Firav-n gölgesinde yürüyenler çıkar sokağa… Kan içip, kanla büyüyenler tutar köşe başlarını… Hepsinde; Bir çalım, bir caka… Siyah takım elbisenin altında, beyaz çorabı görünür. Sorsan; Ya bir patronun köpeği… Yada kadın satar! Otur dersin oturamaz… Belindeki altı patlar, kıçına batar. Bu şehir… Köhne barlarda, hafif meşrep kadınların oynaştığı! Sokaklarında, aç köpeklerin dolaştığı şehir. Trafiği berbat… Aşkları kaypak… Geceleri ihanete yatak şehir. Bu şehirde...Bir kaldırım çiçeği... Her gece aynı saatlerde görünür! Elinde komik el çantası… Uzun topuklu ayakabılar ayağında eğreti durur. Biraz ürkek, biraz tedirgin… Bazen sarhoş ayakta sallanır! Dudağının kenarında bir siğara! Her gece çamura çirkefe bulanır! Kaldırım çiçeği... Güneşi göstermezler sana! Alkol kokan ağızlarda, kirlenir adın! Yorgun bir rüzgar gibi, kuytularda kesilir hızın. Haydi git evine… Sigarayı az iç biraz, kadehleri peşi peşine sıralama! Hadi sil gözyaşını… Hadi ağlama. Kaldırım çiçeği; Yanıldığını hiç düşündün mü? Hepimiz yanılıyoruz! Hayatımız hatalarla hınça hınç! Sen değilsin, sen değilsin ama… Geçtiğin yollar yanlış. Bir sen değilsin acılara perçinlenen… Susuz kalmış çiçekler gibi bizde soluyoruz. Bizim de yanağımızda kuruyor, kanlı gözyaşları! Buna yaşamak denirse, bizde yaşıyoruz Yaşıyoruz… Lakin şairin dediği gibi: “Nefes almak hüner değil” İnsanlığımızdan bir dirhem taviz vermeden… Nokta kadar menfaat için, virgül kadar küçülmeden… Kırılsak ta eğilmeden! Eğilmeden kaldırım çiçeği… Eğilmeden… Eğilme… Eğ… E… |