Küçük Anı
eli boş olanın çaresizliği
sana dalgınlığımdan bir sevgi getirdim sessiz sedasız bir bildirinin yanağında ilerlemesi derken aynaya kızıp yüzümü indirmişim günlerin isimleri vardı hep vardı var olacaklardı toprakla avunan köylünün çiçek sevgisi ve boşluğun köklerinden sızan dalgalar parıldayan suyun göz yaşları olacaktı yeniden ağlayabilir miydik bilmiyorum işte bu günün küçük anısı gözlerimin değdiği hiç aldırış etmeden rüzgarların yorgun esintilerinde sıra sıra bir oyun aynısı fazlası yok aynısı dönüş hızını değiştirmeden hayret bir eyvah beliriyor bir pencerenin çukurlu aynasında dağıldık su verdim saksılara ışıklı yollara adını anımsatıp durdum eğer benzemiyorsa getirdiğim renkler kelebeğe beni bekleme kan kuzum bedbaht yarınım işte söz uzun bir çizgidir yakalanmaz yorulmaz durmaz ilerler ne söylediysem yarım kaldı aldı da kalbimde sakladığım sıcaklığın bana dinmeyen yokluğun kaldı. |