İki Tarih İdam SehpasıAh hain Eylül Her yılda bir mevsim Hiç geçmediniz saçımdan Alışamadım tel tel dökülüyorum Tutturamıyorum teğel Arkasından tutsam ucunu Önünden sökülüyorum Ve belki de küsüyorum Bazen hava kararınca Hani gökte üç beş Beş on beyazlık var ya Hepsini ben çizmişim gibi geliyor aklıma Onlara da siz diyorum İki tarihi bir bir yaşatıyorum Aklımı da kaçırmışım Sonra usum cebimde vakit bilmem nerde Yıldızlar çıkıyor orda burada Oysa bu sefer hiç sırıtmadılar bana Göğün altında yaşıyorum ben Ah evim Zavallı üç oda Yollarında karışık senin Hangi kestirmeden ulaşsam Bulaşmam kavgaya Bilirsin hep arama yapıyorlar sokaklarında Bense suçluyum Ölüm yakamda Ellerim titremese bir kaçını daha vurup indiririm Yollar herkese mezar nasıl olsa Sağım Hıristiyan Solum Müslüman İki dilde iki tarih avucumda İki farklı kişi vursam Eyüp taraflarında İkisini de koyacak yer var buralarda İstanbul Köşe kapmaca insan kovalama Senin yerin yok mezarda Ya da adını teneke şato diye koyduğumuz surlarında Göremiyorum baktığımda Nerde Kanlıca Henüz bir yıldır gitmeye başladığım Çengelköy nerde acaba Ah İstanbul Evim Saklım saçak Eylül Mevsiminde geçmiş Tarih değişince bilmem kaç çeyreklik dilimde Bildiğim yollarda değişmiş haince Aşk sonbahar zamanı Ekim’e savmış sırasını Senindi değil mi dibinde altın Kazdım da cezadan başka bir şey bulamadım Esaret odalarına saklanan olmuş suç Ve bilmem kaçıncı kaçın boynuna saklanmış idam sehpası e..! |
Ah evim
Zavallı üç oda
Yollarında karışık senin
Hangi kestirmeden ulaşsam
Bulaşmam kavgaya
Bilirsin hep arama yapıyorlar sokaklarında
Bense suçluyum
Ölüm yakamda
Ellerim titremese bir kaçını daha vurup indiririm
Yollar herkese mezar nasıl olsa
KUTLARIM SEVGİYLE