Eski YaraKar Lapa lapa düşerken üşüyen elime Toprağa bereketi Bana seni getirdi Oturup kafede içtiğimiz Sıcak çikolata değildi ısıtan içimi Menekşeden bozma ela gözlerindi Sonra yüzüme bakarkenki halindi Beni gözünün içinde Aşkı görmeye iten Aşktan kaçarken piyanist gibi Elinin içine düşüren Ah eski yara Beni şimdilerde bile kar yağsın diye delirten Geçen zaman mı her hüzzam beste gibi Yine karlı bir günde Kaybolan bulunmuşluğun yitirilmesi Sonranın sonrası Göktuğ İçimde yara gibi dururken yar Yârin içinden kömür karsı gözleriyle süzülen o Kalemimin ucunda tutuşan mektupları okurken Üzerine yazdığı telefon numarası Kaç haneli hatırlamam En sevdiğim çiçeğin kapımın önüne bırakılışı Papatya Saçımda taç kulağımın arkasında Çingene sırıtışı Unuturum onun haylaz gülümsemesini Evlilik teklifi çıldırır usumda Ve reddedilmiş yuva Ah şimdiler Yaslanmışım kendini bilmeyenin omzuna Hayat yürü dedikçe onsuz yollarda Saplanıyorum bilinmez bir çukura Oysa ne seviyorum eskisi kadar İçimde büyük bir hatıra Ne de telefonda sesi ısıtır beni Bilmem kaç yıl sürer bu dava Ondan kaçarken buna rastlamadan Yakalanmışım bir uğursuza !!! O ise Eski aşkın tutuşturduğu odun parçasının peşinde Köz olana kadar yanmak niyetinde Sönmeye yakınken yüzü dönecek bana Benim ise gittiğim yer Ona yalnızlığı yazdıracak Anlamadı hala Ha tabi bir de umurunda olursa Ben çoktan gömdüm onu diğerlerinin yanına Bitti... |
Güzeldi...
Şiirdi...
Kaleminizdeki ışık sönmesin hiç...
Sevgilerimle...