Rumeli GülüYıllar var ki dinmezken gönlümde ince sızı, Sükût mührünü vurdum dudaklarıma Roza. Kaç güneş batırdım sor gözleri kan kırmızı! İpek lifler yerine çelik telliyse koza; Bir kelebek kanadı nasıl değer ki toza? Aratmazken yaftayı yasak ismin belgesi, İlk hecede beliren bir nişancı gölgesi Katı yayını germiş göğsüm hedef bölgesi, Kurumuş insafıyla geçip karşımda durur, İkinci ve son hece beni yeniden vurur! Bu aşkın sunağına uzatırken canımı, Baykuşlar mesken tuttu mahzun gülistanımı. Yasak aşkın alevi kaplarken sol yanımı, Sordum erenlerine tütsüsü neden kayıp? Rüzgâr sildi dediler, kavlinizi yok sayıp! Ayyuk’a çıkan sesim diyarına vardı mı, Fizan Çölü’ne düşen kimden alsın yardımı? Lût Gölü’nün berisi, Kafdağı’nın ardı mı... Yolum bittikçe başlar anlaşılan bu kesin, Gizemi çözülmeden meçhuldeki adresin. Öyle tedirginim ki: Kuru bir yaprak sesi, Senden bihaber esen meltemin de nefesi, Dudakların değilse peri kızın busesi, Alıcı kuşlar gibi geçecek üzerimden; Ürperti ve korkuyla sıçratarak yerimden. Aşka tartı isteme yoktur bunun sarrafı, Ummana imza atar tek damlanın parafı, Bir büyü ki tütsüsü sarmışken her tarafı, Zerre kadar direnmek sonsuz marifet ister; Lokman ruhu koklayıp ayık kalanı göster!... Bir ürperti içimde kader benzerliğinde, Eşi yitik angudun uyurgezerliğinde, Vurulmaya mahkûmdur dilin ezberliğinde, Kırdıysa ayağını yelesi yel küheylan, Avcının sükûtuna boynu uzanan ceylan. Gözlerimi kapatıp binbir çiçek türüne, Yüzümü sana döndüm kör sürüne sürüne. Belki asır sığdırıp bir kelebek ömrüne; Dirhem fırsat bulsaydım dağları devirirdim, Kulpu olsa zamanı tersine çevirirdim! Sabırsız kelebeğin güle dudak değmesi, Sarı saçlı başağın toprağa baş eğmesi, Hele yanık bülbülün hüzün yüklü nağmesi... Hayalimde canlanan yazdan kesit bir resim, Takvimlerin suçu ne kışa döndüyse mevsim? Elimi tutmamışken şansın tılsımlı eli, Ne kadar ağır düştü bir tebessüm bedeli. Diyetini ödetir, ah Rumeli, Rumeli! İflah olmaz anladım, yıllar geçse de neden Ay ışığı altında peri kızı seyreden! Aşkın buğusu Roza gülünden tütsülü ten Bir hülya ki gönlümü yakışı bile enfes. Çeyrek asır boyunca hâlâ gözümde tüten Ölümsüz bir sevdayı gizledikçe bu kafes, Ruhuma dar geliyor sensiz aldığım nefes! ***** |
Bu gece siire bu siirle siir okumaya yeter derim bu siirin buyusu bozulmasin dilimde
Oyle derindi ki butusunde kalmak icin baska bir siir okumamali bu gece artik...
Eyvallah Irfan usta