Kızıl Gün
kızıl gün
şuur altı dilinizde hayallerinizi el yordamı ile görmek olanaksız bir karanlık ki gölgesiyle karışmış bu diyarlar hep ölü bir aşkın eseri olmalı hatırlamıyorum kimdiniz dudağımın tadını biliyormuş gibi şarkılar söylediniz gecenin ışığından duygu aşıran gizli ruhum bu çok berbat çok yönlü bir karmaşa yıldızları küçültsek cebimize sığar mı duydum kulağıma fısıldadığın patlamayı yüzümü yüzüne asıp yetim bir taşa sarılmışım tek tek bütün notalarını işaretliyorum gözümle sırası gelen devriliyor bana ait aynı hislerle rengini değiştiren utangaçlıklar ara ara sırıtıp iki yanı bizimle örülü eski bir şarkıya eşlik ediyor durdurup dinliyorum zamanı içimde yoksunluğun sonra kime söylesem tanır geçer gibi bilir bilmez tuhaf bir eda biz şimdi yeni çıktık uçurumlardan hazır değiliz kat ettiğiniz yollar eksik ve niyetsiz olmalı bizi anlamanız için yaprakları döndürüp durdunuz uzun çok uzun oluyor bazen batıp kuyuların dibine tekrar eden sonsuzluğun acımasız ucu bitsin ben sevgime döneceğim. |