Onsekizindesin acının
Yalnızlık bir başka yalnızlığa gebe kaldı
Yalnızlık eski yalnızlığı eskisi gibi yine aratmakta Çünkü eklenen herbir yeni yalnızlık Daha acı vermekte damarlarıma Acının karargahında sabahlıyorum sessizce Kalbimde ölümünün tefekkürü Beklediğim bir yağmur var biliyorum Ondan sonra takıp tek vitese yüreğimi Usulca gitmek kaybolmak var düşlerinde Çekilse şu dilimin sinirleri Konuşacak şeylerimi susarak anlatabilsem sana Saat sabahın beşi Kulaklarımda muezzini kameti Dilimde çılgınca bir dize Uyan sevgili Ölmenin zamanı değil şimdi Bak hala dilim ağzımda Çekilmedi sinirleri Yalnızlık bardaktan boşanırcasına yağıyor başıma Elimde duran şemsiye Tutukluk yapmasaydı sevdama Korunurdum elbet bende Korunurdum bitmeyecek sandığım varlığınla Bir gece yarısıydı Anlamsızca dikmişim gözlerimi aynaya Aynalar tutsak olmuş bana Benim tutsaklığım yağmura İçimden boşalan bir şeylerin Beni içimden boşaltırken Ne anlama geldiğini bilmediğim Cümleler kuruyorum çıplak dudaklarımla Çıplak yaşamlarımı anlatarak yokluğuna Duvarlar solgun Geceler ıslak Sen yoksun Umut muhasabesinde zararına başladı nifaklarım Yağmurdun sen şehre Berekettin rahmanın adıyla yağan Başak senden almış rengini Mavi ise avuçlarından akmıştı denizlere Asiydin sen ve yalnızdın hep dehlizlerde Bir gece yarısıydı Gökyüzü karanlığına suskundu Suskunluk bile susuyordu huzurunda Bir yıldız kayıyordu titreyerek gökyüzünden Senin gözlerin semada ağlıyordun Kayan yıldıza yer açarak sadrında Çirkin bir ördek yavrusuydum bu şehirde Çirkin bir ördek yavrusu Yüzmeyi bile beceremeyen leğenlerde Severdim oysa yağmuru severdim seveni Ne dediğini anlamadığım karşı evde ki dedeyi Çirkin bir ördek yavrusuydum eşiğinde Çirkinleştiriyordum gülüşlerini Tartar bağlamış yüreğimi Salarken bembeyaz yüzüne Bir gece yarısıydı Yalnızdın Pencerende tütttürürken sigaranı Rüzgar gülüne anlatıyordun masalını On sekizindeydin acının On sekizinde başlardı acının yangını O yaşta akmaya başlar Bir genç kızın iç kanaması Elindedir telefonu Dilindedir duası Haydi ara haydi ara Suskunluk bile ağlıyor o an Bir gece yarısıydı Bitkinleşmiş yüreğinle Dikmişken gözlerine semaya Bir yıldız kaydı gökyüzünden titreyerek Ağlıyordun Anlıyordun çünkü Bitmişti rüzgar gülüne anlattığın masalın Duvarlar solgun Çerçeveler ıslak Sen yoksun Yalnızlık bir başka yalnızlığa gebe kaldı Yalnızlık eski yalnızlığı eskisi gibi yine aratmakta Çünkü eklenen herbir yeni yalnızlık Daha acı vermekte dilime Eflavi koydum yağmurun adını Eflavi şehrin adını Maviden çalan her rengi Eflatuna kaçıran her sevgisini Harmanlayarak düşlerine Eflavi koydum yağmurun adını Yağmurdun çünkü sen bu şehirde Acının 18.de ağlayarak Yağmıştın eriyen düşlerine Bak duvarlar solgun Çerçeveler ıslak Ve acı nemli bir tokat gibi Yama yapmakta kırık gülüşlerinin ortasına Bir gece yarısı Buğulu gözlerin telefonda Telefon hicran makamında Onsekizindesin acının Kırgın bir gecenin yamacındasın Bak ay ne kadar şeffaf Feda etmiş yarısını semaya Onsekizindesin acının Bak ay nasıl hicranda Acına ortak olmuşcasına Ağlar senin için gökyüzü Medet ya kadiri mutlak Onsekizindesin acının Acılarınla alev alev yanmaktasın Bitmişken rüzgar gülüne anlattığın masalın Duvarlar solgun Çerçeveler ıslak Yoksun Selçuk ERKİ |