29
Yorum
35
Beğeni
5,0
Puan
2437
Okunma

Eviniz iki katlı
Eviniz ahşap
Eviniz mahzun.
Akşamla ikindi arasındayım
Yol boyu ağaçları yalıyor güneş
Hafiften bir rüzgar.
Ve ben, yola eğilmiş
Ve ben, ayaklarıma amade
Bütün kızlardan
Bütün eşyadan azade.
Yürüyüp gittim
Ayaklarımın beni çektiği yere kadar.
Kaldırım taşlarınca...
Taşların bittiği yere kadar.
Hep aynı yerde duraksıyorum
İşte!
Yine aynı yerde
Evinizin sokağında
İçimdeki yolun bittiği yerdeyim.
Dilimde bir sus
Ayaklarımda aynı pranga
Sözümüzün yittiği yerdeyim.
Herkes kendi halinde,
Kimseler bilmiyor oysa
Bir tek ben biliyorum neden buradayım
Bir tek ben yalnızım sokağınızda yıllar sonra
Sensizliğe bakıyorum nefessiz.
Evinizin avlusunda yas
Merdivenlerinde hüzün yüklü
Sesin çıkıp gitmiş odalarından
Camlarında yüzün yüklü.
Cümle kapısı paslanmış
Duvarların da ölüm sessizliği
O karanlık gecelerin ay ışığından
Tül arkasından,
Kaçamak bakışlarından
Pencereden yola sözün yüklü.
Sayamadım kaç hazan geçti üzerinden
Köşelerinde kurumuş yapraklar
Kendince açıp solmuş çiçekler
İhtiyar ağaçlar.
Bir tek ben görüyorum,
Bir tek ben duyuyorum,
Bu umarsız bahçede özün yüklü.
Sokağınızın Nisan sabahları vardı
Haziran akşamları
Yürüyüp giderdin yol boyu
Köşelerde dönüp dönüp bakışların
Gözlerimde gözün yüklü.
Akşamla ikindi arasındayım
O eski evinizin karşısında
Ilık ılık rüzgar vuruyor çatısına
Tenini yalıyor geçmişin.
Gözlerimde saçını tarıyorum
Ellerini tutuyorum senin.
Eviniz iki katlı
Eviniz ahşap
Eviniz mahzun
Saçaklarına asılı sensizlik
Tahta kapısında yokluğun
Yüreğimde közün yüklü.
Aydın YÜKSEL-ANKARA
31.05.2015. Cumartesi-14.00
5.0
100% (36)