aşk ve özgürlük
Her sözcük bir aşkı fısıldar kendi içinde
Ve her aşk bir söylenceyi Yani kadim bir özgürlüğün nasıl Oluştuğunu anlatır bize. Oysa bugün söz meclisten dışarı çıkmaz diyenlerin Lanetli sofrasında ne aşk var ne de özgürlük. Ve bunun neticesinde dalgalar gibi kopan vaveylalar. roma yıkılalı asırlar oldu efendiler Rönesans ve reform kiliseyi Çoktan bozguna uğrattı Zenginlikte bitti Kölelikte sona erdi anlayacağınız. Şimdi bu kopan vaveylalara neden surat asarsınız Neden sırtınızı karınıza döndüğünüz gibi dönersiniz Ve neden suratınız bir katil gibi ayazlaşır durmadan Anlamak çok zor diyorum ama yine de bir şeyler Eklemek istiyorum bu vahim resme. II- Adem ile havanın sevişirken kullandığı ilk sözcükler aşkın söz edebiyatına dair başlangıcıydı ki her aşk temsili bir özgürlüktü aynı zamanda insanın kendini anlamaya çalıştığı ifadenin kelime gücüydü.. yani masumiyetin ve sevginin edebi bölüşümüydü. Zaman tıpkı bir nehir gibidir Taşıdıkça bu hüznün hikayelerini Demokrasinin ve eleştirinin ilk meyvelerini veriyordu. Ve yunan medeniyetinde bir delikanlı, ‘’baldıran zehri içip ölürüm yine de söylediklerimden vazgeçmem’’diyordu usulca. Sonra bir başkası sözün doğruluğunu ispatladı diye kilise onu öldürmekle tehdit etti. Peki ne oldu Aşkın farklı halleri Sözün doğruluğu Kelimelerin anlattığı edebi hümanizm Ve kimseyi incitmeyen, her dem insani olan, özgürlük bitti mi? Biten sadece siz oldunuz efendiler. Şimdi diyorum ki sırtınızı karınıza dönmeyin Dönüp gözlerinin içine bakın Ruhunuz da saklı tuttuğunuz Enstrümantal hüznü dinlerseniz Şimdi bu kopan vaveylaların Nasıl bir anlam taşıdığını belki anlarsınız diyorum. ocak(2015) |