JİLET GİBİYDİ GİDİŞİN
jilet gibiydi gidişin, öyle keskindi ki
sana kesik oldum boylu boyunca etim görünüyordu bakınca tuzu basınca canımı yakınca anlıyordum dönmemek üzere gittiğini buzdan beterdi gidişin, bıçaktan keskindi jiletten çelikti, kesiği yeterdi değseydi tenime eğer derinden iz bırakacaktı oysa ruhuma değdi, onulmaz yaralar açtı yarık yarık oldu canım döküldü kap kacak aşkın oldu bana kaçak inceden inceye aktı kanım tuz bastım dursun diye üstüne damarıma mahkum ettim duvarıma resmettim seni dağladım kabuk bağlasın diye yüreğimi ağladım çabuk iyileşsin diye yaram acı üstüne acı Rabbim, acı yok mu bunun ilacı sana el açmış dua ediyor bahtı karam jilet gibiydi gidişin, öyle tesirliydi ki bileylenmişti ayrılık taşıyla, keskindi tek ruhumda kaldı izi derin mi derindi bir yara gibi durdu ruhumda gidişin, süsüm oldu, bende sana ait olan tek şeydi yaramdın iyileşmeyecek olan hoş ya, şifa isteyen kimdi kanayan kimdi geceleri, gelip giden niceleri heceleri kelimeleri sıraya dizeni sensiz söveni, düzeni yıkanı, döveni dizini feryat edeni, isyan... nisyana düşeni, yarasını eşeni, yere düşeni... aşk dileyeni, insan... jilet gibiydi gidişin bir bez parçasını ortadan ikiye keser gibi bir kağıt parçasını ayırır gibi bir can parçasını paramparça eder gibi sol yanından kaç çizik attım ruhuma kaç ezik dizem oldu sana şairliğe soyundum utana sıkıla yazarlığa meylettim ukala ukala tek sermayem sensin bu uğraşta aklımın her karışında bu aşk yarışında sen varsın hep ömrümün akışında sen git bana yana yakıla! düşme bir daha akla, kendini sakla soruyorum ne hakla, kendini bende akla jilet gibiydi gidişin ben tek koyuşun beni zorluyor illa yok oluşun en güzeli yine de var oluşun |