Kalabalık Yüzler
bir yaz günüydü
içimde kokusu kalıyordu rüyaların bu hüzün dolu günlerin başlangıcını sordum iki kişi öpüşüyordu hiç kaçırmadım gözlerimi gözlerinden sonra tanıdım o günü kendime gülüp siyah beyaz kanatlı bir perdede utanarak kırmızıya boyuyordum dünyayı tam olarak anlatamam belki yavaş ve kalabalık yüzler belki bir ağaç çocuk gibi bakıyordum bahçelerden sarkan çiçeklere kim bilir neler söylüyordum kendime ama hiç bir harfin yaşamadığı his kırıntılarının büyük hafızası gecelerin koyu maviliğinde kayboluyordu ondan mıdır başımı kaldırıp yalvarışım bilmiyorum karşıda yanan o aydınlığın içinde saçları uzun kirpikleri siyah rimelli kadınlar ve adamlar yakalarında gülle dans ederken koşup kırlarda kelebek kovalayan üzülmesin diye kimse yalanlar söylüyordum kendime gelmeyecekti galiba tabelalar ve bir sürü insanla ağırlaşan bu uğultu karanlığa kaçıp mutsuz olduğumu unutabilir miydim bilmiyorum. |