Hüzün Alıntısı
yazdan kalma aydınlıklar vardı önümüzde
masanın sonunda incir ağacı söyleşip ağıtlar yaktık uzun sözler çıktı ağzımızdan gülümseyen mavilikler morlar bir masalın içinde bu kadar mı güzel beyaz eller şamdanlar mumlar beyaz eller oval bir ahşaba uyumlu güneş batımı esintiler saçlarınızı bükebilir getirir kokunuzu denize nazır hüzün alıntısı gözlerinizi gözlerime sarı ovalar gibi dört bir yanını bahtiyarlıkla kutsayan duvarlar çiçekli bahçelerin avlusu döndükçe başımız düşer omuzlarınıza yakın daha yakın bir histen kuş olur sevgiler dudağınıza konuşuruz coşan taylar gibi yelleri özgür uçuyormuş hissi veren o hız gölgelerimiz artık bir yanılgıdır sırt üstü yıldızların kanadında hafifleyen yeni mırıltılar dağ göllerinin karanlıklara fısıldadığı ses bekleriz her yanı yeşil sevinçlerle dolu o ağacın altında yaprağını sarkıtan bahar yüzlü sevinç buğulu başını alır gider başka bir aşkın koynunda sıcaklık bulur diyemem beni sevmiyorsun artık göz yaşlarının sunağında seni bekleyen eteklerini toplayıp gelirsin bana muhakkak vardır yanağını öpen biri sis içinde bu hüzün kime kalırsa odur saçlarına değecek ama şarap ve sarhoşluğun tatlı tanrısı istiyor diye vazgeçmiş değilim senden. |
Canlı
Ve mert,
Dik duran duyguları kutlarım.
-------------------Selamlar...