GÜZ KAÇAMAĞINDAN BİR GÜNŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Gecenin öteki yüzü karanlık
Ve bir yüzü nurdan daha aydınlık
GÜZ KAÇAMAĞINDAN BİR GÜN
Güneşle dürülünce gün kaşmirden olur Ellerinde gün Güz yüzünü sürmüş bir suret Ansızın arındı yıkandı yağmurdan Ağustos sıcaklarını Bir kaç ay öncesinde yangın yeri geceleri Silip süpürdü günün bezginliklerini Yakın zamandı Kaybolup gitti bağbozumunda Tarlalar çiçek bozuğu Tangır elek tangır saç Kargalar dadandı hasattan arta kalanı Yağmurlar başladı Güneşin korunu söndürmeye Güz güllerini ıslattı Ipıssız ıslanan yağmurlarsa Islıklar çalınıyordu Çıplak ağaçlarda Kimsesiz evlerden gelen yansımalardan Gelip geçen yolcu hanları gibi Haraç kesiyordu gecelerden Yamandı ateşin cürmü Önüne katıp gitti her yer talan Gökten bir damla su imren Yansıması aynalarda Koca bir evren Kafa tutuyordu Hesap sormadan Ve nereye gittiğini bilmeden Yağız at kişnemesinde gökyüzü Acıları kucaklamış bir çocuk gibi bir kadın Yalın ayak ilerliyordu patika yolda Günün son seferini gidiyordu Kara bir Tren Mor menekşeler açmış tül perdesinin altında Kuzey şimallerinde dağılıyordu kara bulutlar Doludizgin taşıyordu kırık bir kalbi Alıp götürsün diye İstasyondaki son yolcuları Güzün son yaprakları yalamıştı tarlaları Yer yer ekinler çıkarmış yeşil saçlarını Bulutlar gülüyor mu ağlıyor mu belli değil Katlanınca ipek saçlı bir gün Çerçevesinde çiçekler asılı bir duvar Sarınca güneşi iki elin arasında bir dua Benden daha yakın o gün tanrıya Över gecelerini sürüp avuçlarına Yıldızlar akar gece yarılarında Elif vav mim ve bir sevda Çekilince o ses la ilâhe illâllah Hatmi çiçekleri doldurur renk bir ahenk Laleler Ay çiçekleri secde eder Başaklar büküp boyunlarını Tanrısının önünde eğilip Saf tutup dizilirler günü geldiğinde Gecenin öteki yüzü karanlık Ve bir yüzü nurdan daha aydınlık Kıpkızıl bir şafağı iple çeker Yırtık bir havanın şimşekleri çakar Yağmurlardan önce su yamandır Söndürür gökteki ateşleri gök gürültüleriyle Ateşle suyun dansı başlar Yıldırımlar çarmıha gerilir Her birleşkede Kaçacak delik arar insanoğlu Kafası iki elin arasında Bir saçak altı Ortalık bayram yeri Bir koşuşturma Kuşlar palazlanır yüreklerinde Gün yeniden bir doğan bir günle başlar Her karanlıktan sonra aydınlanır Güneş tarar kaşmir saçlarını Havada bir doğurganlığın Rahatlığı sarı çiçeklerle buluşur güneş Beyaz pelerinli gökyüzü Mavi gözleriyle göz kırpar Öpüyorken mavi gökyüzünü güneş Güz kaçamağında dürülünce bir gün Kelebekler kadar kısa sürer ömür ve ölüm Günün ellerinden kaçıp gider Hüznü usandırır her kısa gün Üç öğünün ikisi karanlıkta biri aydınlık Kısa günler bağlanır uzun karanlık gecelere Kış girdi kapının eşiğinde Her evde kor ateş bir sevgili.. Nurten Ak Aygen 08.12.2014 |