İçine Uzaklık Düşürme
Bazen zamanın çabuk geçmesini istersin,
Bazense hiç geçmemesini. Öyle anlar vardır ki hayatın; İnsana biraz daha uzak kaldığı veya, Daha da yakınlaştığı... Bazen eksik kalırsın, bazense tamsındır. İstediğin yerde istediğin insan yoksa eğer; Hep bir adım eksiksindir zaten. Derin bir sessizlik çöker üstüne, Kahvenden bir yudum alırsın önce. Üstüne bir sigara çıkarır yakarsın, İlk nefeste dağılır tüm sesler içinde. Mahşer kalabalığında ki yalnızlığı hissedersin, Sıcak bir rüzgar vurur suretine. Kulaklarında çınlamaz o senfonisi dalgaların, Ve boğulmaya başlarsın düşlerinde. Bir parça ışık yanıp söner lügatında, Ve dilin yanar. Tenine dokunan her nefes, Biraz daha susatır seni ömrüne. Bağlanırsın eşsiz diyarlar matemine, Mabedinin göz yaşları yüzer ayaklarının altında. Tükürürsün ve ağzını silersin, Masumiyetin ziyan olur yobazlar saltanatında. Küçük bir kız çocuğu gibi dalarsın uzaklara, Merhametin ta kendisidir ana kucağı bilirsin, Ama uzaksındır işte her şeye, herkese. Kendine bile uzaksındır yangın anında, Sigaran hala yanmaya devam eder. Kapanır gözlerin, düşer göz kapakların, Sende düşersin bilmediğin ütopyana. Yeni keşifler aramaya başlarsın, Dininden uzak kalan halifeyi oynarsın. Gardını almayı nasip etmez şeytan, Nefsine yenik düşüp sallarsın kılıcını boğazına. Bir kurt ulumaya başlar, Sen fark etmeden telvesini içersin kahvenin. Gökyüzü bile yalnızdır bu akşam, İstanbul bomboş, sokaklar terk edilmiş. Ne gürültüsü kalmış şehrin ne de bayram çoskusu. Alabildiğince alabora olanlar yurduna dönmüş semt, Sessiz sinema başlamış siyah perdelerde. Sizde gidin kuşlar doğduğunuz yere, Cehennemin fragmanı gibi olmuş buralar. Bekleyenler beklediklerine kavuşmuş, Kavuşamayanlar oturmuş şiir yazmış... Ne kadar uzaksan bana o kadar yakınsın aslında, Varsın uzak kalsın bize uzaklar; Yakınlığımı bozmadıkça... Alican Yıldırım / İçine Uzaklık Düşürme |