hiç
Sevgilisine gözlerin çok güzel kokuyor
diye iltifat eden şişman bir çocuğun Sevgilisini yiyebilme ihtimali üzerinde kafa yorup güldüm. Annesinin Kırılmış kalbini tamir eden bir çocuğun ayaklarını öpüp af dilemesine şahit oldum oturdum ağladım. Zalimlerin, yalancıların, yetim hakkı yiyenlerin, kendi hırs ve çıkarları için insan ölümlerine seyirci ve oyuncu olmalarına insan onurundan ve etik olmaktan uzak tavırlarına bakıp eldeki imkanların bu kadar hoyratça savrulmasına takılıp kaldımda: Bir dur diyebilmek adına şöyle bir baktım kendime; Ne yapıyorsun; hiç. Gittiğin yerlere ışık olmak gerek diyen bir kadının yerinde duramayan sabrına bakıp; Durduğum yerde yanmayan bir mum olduğumu düşündümde, Bir şiirden öte bir mananın akla sığmayacak incelikte bir ışığın yardımıyla içe hüzmetmesine ağır ağır şahit oldum. Hiç kimsenin bize yol göstermediği el yordamıyla aralanmış bu kapının kapanmaması için, ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. rastlantının ilahi bir kudretle ilgisi olduğunu düşündüğüm şu an mutluluğun asıl anlamına tanık oldum. Bunu elde tutmak için; acemi bir derviş olmanın çok işe yaradığını farkettiğimde bu sıfatla kendi içime voltalarım dönümsüz bir hale geldi Nemi anlatıyorum hiç, içe dönmenin bir diğer adı gibi. |
Şahane bir anlatım...
Sevgiyle...