Anneme Sor; Ben Daha Çocuğum!
anneme sor;
ben daha çocuğum! ağır geliyor, gidişin.. gözlerinde unutulmuş bir sonbahar saklı. utanılacak konulardan konuşmak yerine susmayı seçiyorsun. bu yüzdendir belki; gece ve gündüz iç içe giriyor seninleyken.. ve ağlanması gereken her cümle, soğuk ve yapışkan bir sabahı intihar ediyor! evet, ben gözlerin kadar yaşlıyım. gözlerinden yuvarlanan kar topları, yanaklarında ellisine ve dudaklarında yetmişine basıyor. yetmiş dedikleri vakit ölüm giriyor akla.. ama ben seninleyken Allah’a inanmıyorum. İmanım yeis oluyor ve ibadetim sadece dudakların.. sen, damlaları tuzlu, mütemadi bir yağmur oluyorsun! gece, ismini saçlarından alıyor! yıldızları kaydırıyorum yüzüne, aklıma geldikçe dişlerin.. sonra gökyüzü ile senin yüzün karışıyor/yarışıyor. ara sıra çakan şimşek, gecenin karanlığını parçalıyor. ve ellerin güvenli bir sığınak oluyor; tutup yüzüme sürüyorum. şimşeklerin, hep saçlarındaki aklar olduğunu düşünüyorum! sınırlar aşılmamak için var! bunun doğrusu böyle.. ve sen gülerken 38 kalibrelik gülüyorsun. ölmem için asgari sınırdır bu. sen her güldüğünde öldüğüm doğru. yanaklarına mezar oluyorum. beni bir ömür yüzünde taşıyorsun! camide bir papaz oluyorum, seni düşünürken.. evet, sevişmenin ücreti sadece sudan ucuz.. birkaç müzik tarzı ile sevişebiliyor insan. günümüz gereği bir kaç kelime yetiyor aşkı anlatmaya.. bir paket blue lark ya da muratti’de aşk gizlenilebiliyor. ve tuttuğun yerden kopuyor aşklar; eskiden daha çürük olurdu yollar! sevişmek dudakla dudak arasında değil kalple kalp arasında olur! sen, dinledikçe yoran ve huzur veren ve heyecanlandıran ve umutlandıran ve... ve... ve işte! sen sonsuz sevişebileceğim bir rock parçasısın! M. Hanifi Kesik/07.07.2012 |
Beğenerek okudum...
Kutlarım...
................................... Saygı ve Selamlar.