Evet, Ağladım!
işte bir alegorik aşk daha bitti
ve evet, ağladım. gözlerimden akan damlalar şahit; onu kalbime kazırken ben, o kendini söke söke gitti benden.. tırnaktı etime, ardında kızıl bir akdeniz bırakıp gitti. sonra gitme’ler de gitti, çocukça ağlayan gözlerim de.. sonra ben de kendimden gittim ve bir daha hiç bulamadım kendimi.. yırtık ve yamalı bir hayatın yepyeni kaftanıydı, üzerime giyindiğim.. gözlerinden akan damlalarla yıkadı beni. ve ellerimi tutarken ’sol’ takıntısı vardı. işte o gün anlamalıydım gideceğini.. doğaçlama bir yalnızlığa mars oluyorum şimdi. yağmura hasret bir kent oldu içim. yüzümün deltası menderese döndü ve bir müddet sonra yüreğimdeki tüm sular çekildi. taştan farkım kalmadı. yani şimdi yumruk atsa sadece burnum kanar! çekip gitse gözlerim ağlar. bir kurşun sıksa sadece ruhum kanar. giderken üşüdüm. gözbebeklerimi ’aşı olacak’ diye kandırdım; hala yolunu gözlüyorlar. kendimden bir haber, üçüncü çoğul şahıs kalabalığına bürünüyorum. siyah-beyaz bir geleceği oynuyorum ve şansım yaver gitmiyor bir türlü. büyük ikramiye yol gidiyor. yani o gidiyor. evet, ağlıyorum! yetim bir çocuğun gözlerindeki baba kadar özledim onu. oysa o başka yöne baktı. yola koyup giderken beni, akdeniz’e benzer bir deniz istedi yüreğimde! ve paramparça etti, ona olan güvenimi. kalbimdeki denize kandeniz dedi. beni kendimden kopardı. kemikti etime, etimi söke söke gitti. ben onu yüreğime kazırken o al bir deniz görmek istedi ardı sıra; kendimi benden söküp giderken.. işte alegorik bir aşk daha bitti ve evet, ağladım! (esen kalın) M. Hanifi Kesik/31.08.2012 |