Acı-Yüz!
acılarımız yüzümüze ağır geliyor sevdiğim.
bu yüzden yüzünü çıkarıp geziyorsun, biliyorum. kundakta üşümüş, elleri nikotin kokan bir adam olurum yüzünde deniz diye taşıdığın gözlerini düşününce.. aklımda kalmışken yangın ortasında bir karanfil gibi seni kışın acımasız kollarına atamıyorum. oysa aklım sende kalmış. söylesene sevdiğim; sen mi aklımdasın, aklım mı sen de? kürek kemiklerinde unuttuğum heyecanım dilime bir celp kurar. susarım. oysa insan sustuğu kadar kanar. sustukça boğazın düğümlenir, aklın tufan olur. kimse anlamaz.. belki bu yüzdendir; sustuğum yerden kanıyorum.. bir kez daha yazacağım adını dört işlem yoksunu matematik defterime.. sonra adını adıma toplarken silik bir coğrafyanın kapılarını açmayı deneyeceğim yağmur olup yağan saçlarına gardiyan olan tel tokanla.. bir kent daha susacak. bir bulut daha ağlayacak. oysa ebrar olacaktı çocuğumuzun adı.. bitti artık. ne dilimde mürekkep, ne ellerimde derman.. bu ellerimi ceplerime sokturan hasretin bir temmuz’un yedisini daha üşütecek. acılarımız yüzümüze ağır geliyor artık sevdiğim.. ne zaman seni düşünsem.. sen de kimsesin artık! kundakta üşümüş, yamalı bir gençliği nikotin kokan ellerimin arasında sana vermek isterdim sevdiğim. M. Hanifi Kesik |
Ana; annenne dir...
Ana; anadır...
Ana; eştir...
Ana; bacıdır...
Ana; kızındır...
Ana; torundur...
----13.0.2018 - Tozkoparan / stanbul
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ.
.................................................... Saygı ve selamlar..