al götür beni sana
al götür beni sana bak elim havada...
tutsana kapsana alsana kalmasın askıda umut sana hesap sana can sana bende kaç tane senim var saysana al götür beni olduğun kente buralar bana göre değil be papatyam bir yabancıyım şehrin göbeğinde kaybetmişim bir ayrılık üstü kendimi anons ediyorum hoparlörde beni bulanlar getirsin Allah rızasına ıssız ve yaban biriyim şehrin ortasında yaralıyım senden uzakta başı karalıyım al götür beni buradan uzaklara tek senin yaşadığın şehre düşmeyeyim bir daha kahra dalmayayım zehre al götür beni sana masrafsızım inan öyle yemem içmem çok fazla tek severim hesapsızca onun da faturası bana kafam alışveriş merkezi kalabalığında giren çıkanın haddi hesabı yok kalbim bir mahalle bakkalı kesatlığında arayanı soranı yok al götür beni diyorum sana duymuyor musun sen beni anlamıyor musun sen beni ölsem buna sebep sen olacaksın billahi gülsem buna vesile sen olacaksın vallahi al ellerimi; ufacıktır, kalem tutmuştur, yumuşacıktır hem incitmez ellerim ellerini, usulcacıktır tutunur sadece sımsıkı bilmez asla bırakmayı... istemez bir daha ellerinsiz kalmayı al götür beni sana bir yorgan gibi ömür boyu sar sana bir urgan gibi beni bağla sana al beni sana al sana... |