Çaldım İşte Kapını!
Çaldım işte kapını.
Bana bir sonbahar merhabası gerekti; Sense kışa girmiştin. Gidersem öleceğim tutardı. Öleceğim tutarsa seni göremezdim. Seni gözemezsem ölürüm! Çaldım işte kapını bir anda! Yoksul bir mayıstı, üşüyordum. Düşlerim senin militan saldırılarına yenik düşüyordu. Sigarama zam gelmişti. Seni özlemiştim; öyle çok özlemiştim… Umutlarım vardı; usul usul yanıma sokulan. Rüyalarımı ziyaret eden gözlerin vardı. Gecelerimi tutsak eden gözyaşların vardı. Ne bileyim işte; çaldım kapını! Bir merhaba bekledim; Yorgun biraz, biraz ıslak.. Balkonunun altına sığındım; Islanırsam sırılsıklam severdim seni.. Vallahi öleceğim tutardı, göremezdim güzelliğini.. Dudaklarını göremezdim, masum’ca gülen.. Sorup durma; çaldım işte kapını: Neyin ne olduğunu bilmeden! Unutmak, umuttan elbette daha az acıtırdı canımı. Bir sonbaharda çalıverdim işte kapını! Sıcak bir merhaba istedim. Sense beni tek bir kelimeyle öldürdün: bebeğim! Sorup durma, çaldım işte kapını bilmeden! Fakat merak etme; ‘Katiller de ölür, O denli öldürmelerine rağmen!’ Bana kırk dokuz gündür bebeğim demiyorsun! M. Hanifi Kesik/03.07.2012 |
Duygularınız hoş ve güzel.
Gonlünüze sağlık.
Kutlarım.
Selamlar...