Ey hayat
ey hayat, seni yazarken boca ediyorum bütün korkularımı
ey hayat, seni yazarken ölüme cesur adımlarla yürüyorum. yani senden yana kalmıyor hiçbir endişem ve kalemim öyle yürüyor ki, sokak başlarına doldurduğun ve acımadan attığın onlarca masum insanın cansız bedeni beni korkutmuyor, gördükçe yüzlerini biraz daha yürekleniyorum aksine. çünkü yüzlerine sanki gökten inen mavi bir parıltıyı tebessüm ettiler. onlar da ölürken korkusuzdu,ölüme halay çektiler. ey hayat!sen nerde bir mazlum varsa çökerdin üzerine biliyorum köşeye sıkıştırıp önce sindirip sonra öldürmekte ustasın sen taktiksel bir dehasın. üstüne yok, alkışlıyorum seni yanlış anlama beni, kıçımla gülerek,kahkaha atarak,despotluğuna öfkelenerek alkışlıyorum seni. sen bir kancıktan daha kancıktın,pusu kurmasını ekmeği için mücadele edeni vurmak için her an fırsat kolluyordun nerede yakalasan bileylenmiş giyotinlerinle boğuyordun. oysa bilmediğin ve unuttuğun bişey vardı her ölüm bizi biraz daha cesaretlendiriyordu birikmiş korkularımızı üzerimizden atıyordu üzerine üzerine geliyorduk göğsümüzü duvar gibi siper edip ölümüne yürüyorduk senin sokaklarından. şimdi bu sokaklardan beni kim sürebilir ki her gün biraz daha umudun harlandığı yüreğimle delikanlı gibi çöküyorum kancık pusularının içine. bu oyunu ben ve benim gibiler bozacak diyorum hani sonu ölüm olsa bile yürüdüğümüz bu yolda korkularımız değil cesur adımlarımız utkuyu kazanacak.. ve sen hep kaybedeceksin ey hayat! hep kaybedeceksin hep kaybedeceksin!!!!! ekim/2014 |