Mısralarına Asma BeniElveda ederken bağrı yanık günler feryat figan yarınlara Hüzün bakiyelerini yüreğime devreder yorgun akşamlar Varlığımın yegane sebebiyken gözlerime rehin kirpiklerin Bir kelamın hüzünlü şavkıyla umutlanır karanlığımın alacası İlan edilmemiş sevilerin zifiri uçurumlarına bırakma beni Ey yar, penceresiz odalara mahkum etme deli dolu düşlerimi Gurbetkar ellerimin arasına gömme, sevdalı sitemkar başımı “Hayat” sıfatıyla barındır her nefesinde, sensiz sızılarımı Alev saçlarıma dokun, ziyan etmeden acı tatlı hatıralarını Hangi sabıkalı anı yok edebilir ki dallanıp budaklanan bu an’ı Gönül rızasıyla kabul et; yüreğine hasret, utangaç sevinçlerimi Koru beni içten içe tutuşan sevda tacirlerinin kötü niyetinden Aşkın gözü kör iken imkan verme fasılasız hasret rüzgarına Düşler vadisindeki gözlerimin dibine bak gönül kahvesinde Yarınlara inancımı yok edip asma beni mısralarına, ölürüm. Her ilkbahar aldatıyor yalanlarla, bu yüzden eteklerimde hazan’ım Çaresiz sürüklenirken; özlemleri içimi acıtan yokluğun taş duvarlarına, Deli tayların coştuğu zemheri sonbahar akşamlarına, takıldım kaldım. Vazgeç, ne kadar istesen de kendini öldüremezsin sevdalı yüreğimde Çıkmaz sokaklarda; umutla birikirken ateşine, dumanına ve sana Kader utanır bigane güzümden bir gece, yerimi birileri alır elbet. Şubat 2008 Ayşegül TEZCAN |