ÜSTÜ BAŞI UMUTLU KARŞILAŞMAYağmurun çocukları öpüyor yanaklarımdan, yolların tazeliğine sürüyorum gözlerini, yollar uzuyor bakıyorum, böyle böyle kısalıyor bahçesiz ağaç kökleri... ( Ebru Yılmaz ) Aklım fikrim kavim göçleri... İpek yolu üzeri işlemeli denizin suyu, arınmış gök sağanak sağanak düş doğuruyor, böyle böyle daralıyor yalnızlığın ritmi... ( Bülent Aslan ) Parmaklarının boğumlarına takılan, ay saklısı memleketim... Davası toprağın sesine kıyımlı, köy kadınlarının tohum sancısı... Sesinde duyumsadığım; başak başak avuç tarlaları... Ahh sen! Göğümün başkentli, tutuksuz yalınayak militan yanı... ( Ebru Yılmaz ) Dahası yüreğimin ıslahı yok işte yasadışı sevdalar ihtilali... Sür namluya ahir zaman sevdalarını, yak beni de seni de bütün düşlerin antı için... ( Bülent Aslan) Sola dair ne varsa seviyordum seninle... Adının soluma değen güneş sarısını, yolumun sola vardığı devrim yanını, gülüşünü gamzeleyen sol yanağını, ve yolların sol şeritlerine çizili sana varışlarımı... ha ne diyordum; sola dair ne varsa seviyordum seninle... ( Ebru Yılmaz ) Seviyordum seninle aynı yakamoza sarılışını, Seviyorduk işgal edilmemiş sevdanın umudunu, tırnaklarımla geçip duvara asarken seni sevdiğimiz, kardeş halkların türküsünü söylüyordum ( Bülent Aslan ) Ahh sevdiğim, çam kozalaklarının sesinde titreyen, akşam ışıklarını düşür yoluma. Pamuktan şeker satan amcaları ıslatmasın bu şehir, üşütmüşlüğümü sar tentenesi ısırgan yapraklarına, dik tut! En çok da ellerinin saçlarımdaki devrimini, ve soluma düşen fişlenmiş gözlerini... ( Ebru Yılmaz ) O zaman bağır çağır olur kent ahh dediğin hatıranın göğsüne düşer hasret, gözlerinde bir suç olur bakmalarım, tutsak türküler satarım çocuklara... ( Bülent Aslan ) Müstakil yol ayrılmalarının küme sahilleri, hadi gidelim! Martıların sus büyüttüğü balıkçı kahvelerine, tiftikleyelim masasında ağyar olmuş bir simiti, ve kıyısında birikmiş birkaç parça geçmişi... Sonsuza açalım kanatlarımızın ellerimizi aldığı yeri... çünkü; Bu kirli dünya yüzümüzü sevdi... ( Ebru Yılmaz ) Kirli dünya yüzümüzü sevdi dedin, yüzüme bin işçinin emeğini sürüp geldim... Saçlarına latin esmer rüzgarlar düşüyor şimdi, kasılmış yaşamların geniş zamanlarıyla düşlüyorum seni... ( Bülent Aslan ) |
iki elimi birleştirip avuçlarıma doldurarak
kana kana içtiğim ve doymak bedir bilmediğim
su gibiydi okuduğum dizeler
kutluyorum her iki şiir sevdalısı yüreği
saygılar