Şiir Sızısı
buyurun
uzun masa ve kalbi rüzgarların inlediği uzun masa ve kalbi gece bitene dek bendesiniz gün başlarken böyle bir hazırlık şöleni ve samimiyetimizin nişanesi gibi güneşi serin veren ağacın dallarıyla süslüyorum ellerinizi fakat konuşurken dikkat edin dikkat edin incinmesin yapraklar bahar bitiyor demeyin sakın demeyin vazodaki sarı papatyalara biz bu kapılardan mı geçtik huzuru saran kımıldanışın saklı bahçesinde ayaklarımız yere değmiyor diye ağırlığımızı kucaklayacak sandalyelerin düş dudakları boşluğumuzun en güzel yeri konuşun bir şeyler söyleyin bir şeyler havanıza değen sarı sıcak yumuşak sevinçlere bir şeyler söyleyin göklere dair yıldızlar yağıyor demeyin sakın size yalvaran ateşli gecelere kalın kaşlı kızın kalbi bohçasını süsleyen annesinin eli yada gül ağacının dibinde gülümseyen karıncalara selam söyleyin gidersin tedirginliğini nefesimizle burada kalıp buraya kadar ne istiyorsanız isteyiniz benden ama olmadan gece inemezsiniz derinlerime haziranın on altısı yağmurlu bir eylülün çoğalan uzantısı ve dağlar düz ovaların devamı dudak dudağa bulutlarla ıslık çalan duygu yüklü rüzgarların suskunluğunda hafifliyor ışıkların yere eğilişi kızıl rüyaların perdelerini yırtan sevinçler dokundukça tepelere ellerinizi gerip uyuyabilirsiniz içimde birbirinize tutunup masanın ucunu doğru bir adım daha atmadan önce çekilecek varsa söylesin boynunuzu gıdıklayan esintinin yanı başında ağlayan ceylanların ürkek karartısına kapılıp ruhunuzu ıslatan yağmurlardan geçeceksiniz toprağı eşeleyen kırık kanatlı eski bir melek horlanmış çocukluğumun köklerini arıyor size varana dek asırlar geçmiş olsa da kanayan yaralarını okşuyor olacak aşkın bir şiir sızısı kadar narin içinizde uyanan kalp okyanusunda üstüne bastığınız bu kitap henüz sayfaları açılmamış eski bir romanın pazartesi sessizliğidir yada korkulu bir geyik başının odanıza çöken ruhu koparıp kirpiklerini tek tek öldüğü anın dehşeti düşüyor gülümsemenize zaten göz bağınızın önü karanlık karaya vuran balıkların acısı sendeleyen insanlığınızın yalan yankısı sarmışsa beni nasıl anlatabilirim bunu kımıldadıkça koynumuzda çoğalan kuyu bir ürpertinin dalgaları çağrılır sesimizle kavranılmaz düş panayırında yitirilmiş kusurlarımı göremezsiniz zaten. |
O sızıyı anlayabilmek..daha ötesindeki mes'eleyi, derdi..mânâyı ve onunla yaşayabilmek
Uzakta değil bilakis pek yakındadır çünkü garipleştiren...
Şiirlerinizi uzunca bir zamandır takip ediyorum ve genel olarak bana dışardan itiraf etmeliyim; 'menfi' gibi görünen bir tavrı
ilk sezinleyip, farkettiğimde: 'Neden?' diye sormadan edemedim..'Neden molilaz şiirlerinde böyle bir tavır gelişmiş?'
Şİmdi "Şiir Sızısı" ile o sorunun cevabına biraz daha yaklaştığımı hissediyorum..uzayıp gider gevezeliğim ki umarım
okumasıyla da yazmasıyla da yük olması muhtemel bir misafirin arada bir uğramasını affedersiniz..
Saygı ve selamlarımla..
Şiire şairine teşekkür.